Dijitalleşme odaklanma ve dikkat süresini azalttı
Dijitalleşmeyle birlikte gelen hızlı bilgi akışının insanoğlunun hiç tecrübe etmediğini söyleyen uzmanlar, bu durumun en büyük dezavantajının dikkat süresini ve odaklanmayı azaltması olduğunu söylüyor.

İnsan beyninin bilişsel kapasitesinin son 40 bin yılda önemli ölçüde değişmediğini ancak beynimize koymaya çalıştığımız bilgi miktarının arttığını dile getiren Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, “Bilgiye maruz kalma arttıkça sabırsızlanırız ve bir konunun derinlerine inme veya zorlu işlerle uğraşma isteğimiz azalır.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, dijitalleşmenin beynimiz için dezavantajlarının neler olduğu konusunu değerlendirdi.
Dijitalleşmenin beynimiz için en büyük dezavantajı odaklanmayı ve dikkat süresini azaltması…
Dijital çağ ile birlikte insanoğlunun şimdiye kadar hiç tecrübe etmediği bir hızlanma söz konusu olduğunu söyleyen Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, “Bu sürecin en büyük dezavantajlarından biri dikkat süremizi ve herhangi bir şeye odaklanmamızı olukça azaltmasıdır. Bunun en önemli sebepleri arasında giderek artan içerik artışı, basit bir tıklama ile uçsuz bucaksız bilgi kaynağına erişebilme, dijital cihazlar, platformlar ve uygulamaların tasarımları, yaygın kullanılan bazı uygulamaların sonsuz kaydırma özelliği, sürekli bildirimlere, uyarıcılara ve anımsatıcılara maruz kalmak yer almaktadır.” şeklinde konuştu.
Beynimiz dijitalleşen dünyaya uyum sağlayabilir mi?
Araştırmaların, bilgiyi ne kadar hızlı işleyebileceğimizin bir sınırı olduğunu gösterdiğine dikkat çeken Dr. Erman Şentürk, “İnsan beyninin bilişsel kapasitesi son 40 bin yılda önemli ölçüde değişmezken beynimize koymaya çalıştığımız bilgi miktarı inanılmaz düzeyde arttı. Bildirimlerle ya da dışsal bir uyaranla dikkatimiz kesintiye uğradığında aynı düzeyde odaklanmaya dönüşün ortalama 23 dakika sürdüğü gösterilmiştir. Beynimizin henüz bu ivmeye yetişemediği ve yetişmesinin mümkün görünmediği araştırmalarla ortaya konmuştur.” dedi.
Günde en az 78 kez telefonlarımızı kontrol ediyoruz
Dijitalleşmenin odaklanmayı nasıl azalttığına da değinen Dr. Erman Şentürk şöyle devam etti:
“Ülkemizde ortalama bir kişinin telefonunu günde en az 78 kez kontrol ettiği, uyandıktan sonra ilk 15 dakika içinde telefona bakanların oranının ise yüzde 79 olduğu ortaya konmuştur. Bilgiye maruz kalma arttıkça sabırsızlanırız ve bir konunun derinlerine inme veya zorlu işlerle uğraşma isteğimiz azalır. Bağlantıda kalma ve bilgi sahibi olma konusundaki bu aciliyet aynı anda birden fazla şey ile uğraşmamıza yani çoklu görevlere yol açabilir. Bu durum odaklanmada azalmaya ve bunun neticesinde bilginin yüzeysel anlaşılmasına, üretkenliğin azalmasına, sürekli kesintilerle görevin bir türlü tamamlanamamasına, anksiyete düzeyinde artışa, iş tatmini ve işe bağlılığın azalmasına neden olur.”
Dijitalleşmenin neden olduğu sorunlar neler?
“Dijital çağın başlangıcı ile son 100 yılda insanların uykusunun yüzde 20 azaldığı ortaya konmuştur.” diyen Dr. Erman Şentürk, bu sorunun ciddi performans düşüklüğü, odaklanma ve öğrenme güçlüğü, bellek sorunları ve unutkanlıkla karşımıza çıktığını dile getirdi. Dr. Erman Şentürk ayrıca, “Bunun yanında fiziksel hareketliliğin azalması, kas-iskelet sistemi hastalıkları, obezite, beslenme alışkanlıklarında bozulma, görme problemleri gibi pek çok fiziksel sorun da dijitalleşmeyle birlikte hiç olmadığı kadar artış göstermiştir.” dedi.
“Amaçsızlıkla karşı karşıyayız”
Dijitalleşen dünyada beyin sağlığımızı korumak için öneriler paylaşan Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bir şeye dikkat edebilmek için yaptığımız şeyin bir anlamı olmalıdır. Büyük bir amaç problemi, daha doğrusu amaçsızlıkla karşı karşıyayız. Amaç anlamak, derinleşmek, fikre ulaşmak, özümsemek olmalıyken ne yazık ki statüye dönüşmüş durumda. Büyük bir hedefe ya da daha ufak hedeflere sürekli odaklanmadıkça, neyi takip etmemiz gerektiğini fark etmeden yaşam boyunca başıboş dolaşırız. Derin odaklanma olmadan çalışmalarımızı, projelerimizi tamamlamamız imkansızdır. Üstlenilen görevlere karşılık kişisel ödüllendiriciler koymak, aynı anda birçok işle uğraşmak ve sonunu getirememek yerine aciliyet, önem ve alınacak sonucun büyüklüğüne göre işleri sıralamak çok önemlidir.”
- En son haberler
- Dr. Öğr. Üyesi Hacer Fulya Üçem, EAOMS’ta Türkiye’yi temsil edecek26 Eylül 2025
- Medya, güzellik algısının en güçlü belirleyicisi mi?26 Eylül 2025
- İletişim profesyonellerine her zamankinden fazla ihtiyaç var!26 Eylül 2025
- Mevsim değişimi bağışıklığı zayıflatıyor!25 Eylül 2025
- “REHAKOR”, “AİLEKOR” ve bazı projeler İstanbul Valiliğinde…25 Eylül 2025
- Çocuklar için sağlık sporda…25 Eylül 2025
- Ek yerleştirmede tercih işlemleri başladı25 Eylül 2025
- Uluslararası Kekemelik ve Özyardım sempozyumunun konukları Üsküdar Üniversitesindeydi25 Eylül 2025
- Üsküdar, EAIE 2025 Konferansında…24 Eylül 2025
- “Study Tour” etkinliğinin ikincisi düzenlendi24 Eylül 2025