Neden yalan söylüyoruz?
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, bir sözün yalan olarak tanımlanmasındaki kriterleri ve insanların yalan söyleme sebepleri hakkında değerlendirmelerini paylaştı.

Yalan, Türk Dil Kurumu tarafından ‘doğru olmayan, gerçeğe uymayan söz’ şeklinde tanımlanıyor. Söylenen yalanın birine zarar verip vermemesi değil sadece doğruluğunun kriter olarak kabul edildiğini belirten uzmanlar, ilk yalanların çoğunlukla 4-6 yaş aralığında başladığını ve bu süreçteki yalanların belli bir kasıt ya da art niyet içermediğini ifade ediyor. Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, yalanın ikili ilişkilerde güveni zedelediğini ve olumsuz etkiler yarattığını hatırlatarak insanların çoğunlukla karşısındaki kişiyi etkileme, onaylanma ihtiyacı ve tehlikelerden korunma gibi nedenlerle yalan söylediğine dikkat çekiyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, bir sözün yalan olarak tanımlanmasındaki kriterleri ve insanların yalan söyleme sebepleri hakkında değerlendirmelerini paylaştı.
Verdiği zarar değil sözün doğruluğu kriter
Yalanın Türk Dil Kurumu tarafından ‘doğru olmayan, gerçeğe uymayan söz’ şeklinde ifade edildiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Yani söylenen yalanın birine zarar verip vermemesi değil sadece doğru olup olmaması ana kriter olarak ele alınıyor. Dolayısıyla birilerini kırmamak için yalan söyleyen bir birey ile insanlara zarar vermek ya da başını derde sokmamak için yalan söyleyen birey de yalancı olarak tanımlanıyor. Yalanın büyüklüğü ya da karşı tarafta bıraktığı zarar farklı bir tartışma konusudur. Bu, bireyin kendi ahlaki değerlerine bağlılığı ile alakalı bir durumdur” dedi.
Genellikle karşıdaki kişiyi kırmamak için söyleniyor
Varoluştan bu yana gerek inanç sistemi olsun gerek toplumsal kurallar ve kanunlar olsun yalanın edilemeyen bir konu olduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Günümüzde birçok kişi yalan söyler elbet, bu bazen beyaz yalan dediğimiz zararsız gibi görünen uydurma ve sıradan sözlerdir. Genellikle karşıdaki kişiyi kırmamak için söylenir. Kimi zaman gerçeği saklamak kimi zaman ise kişinin kendine ait bir gerçek oluşturması amacı ile söylenen bu yalanlar belirli bir süre sonra rutin haline gelebilir. Toplumsal ve tüm inanışlar açısından ahlaki olarak önem arz eden yalan söyleme durumu ikili ilişkilerde güveni zedeler ve olumsuz etkiler yaratır. Ne kadar dürüst olursak olalım herkes, her gün yalanlar söyler. Burada asıl önemli olan konu bireyin yalan söyleyip söylemediği değil, neden yalan söylediğidir” diye konuştu.
İlk yalanlar çocuklukta başlıyor
İlk yalanların çoğunlukla 4-6 yaş aralığında başladığına dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Bu süreçteki yalanlar belli bir kasıt ya da art niyet barındırmazlar. Fakat yaşça küçük bireylerin ilk yalanlarını söyledikleri zaman bu durumun işe yaradığını görmeleri, sıkıntılarından kaçınmak ya da istediklerini elde edebilmek uğruna yalan konuşmayı alışkanlık haline dönüştürmelerine yol açar” ifadelerini kullandı.
Yalan söylemek için birçok sebep var
Genel olarak kategorilendirmek gerekirse insanların bazen bir toplum içerisinde kendilerini ön plana çıkarabilme, kendilerini bir durum karşısında savunucu bir şekilde korumaya çalışma, diğer insanlara karşı kırıcı olmak istememe veya bazı kişilere zalimlik yapma amaçlı yalan söyleme ihtiyacı duyabildiklerini belirten Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Çoğu kez de karşısındaki kişiyi etkileme, onaylanma ihtiyacı, kalabalık bir ortamda kabul görebilme, sonuçlardan kaçınma, üstün hissetme, tehlikelerden korunma veya başkalarını koruma amaçlı da yalan söylenebiliyor. Bu sayede insanlar hem kendi çıkarlarını koruyabilme hem de diğer kişilerle ilişkilerini devam ettirebilme becerisi kazandıklarını düşünüyorlar” dedi.
- En son haberler
- Üsküdar Üniversitesi tarafından “7. Uluslararası Yalnızlık Sempozyumu, “Gençlik ve Yalnızlık” teması ile gerçekleştirildi!25 Aralık 2025
- Üsküdar’da Yalda Gecesi coşkuyla kutlandı24 Aralık 2025
- GPD İnovasyon Ödülü Üsküdar Üniversitesinden Lale Oğuzhan’a…24 Aralık 2025
- Enerji verimliliği bir tercih değil zorunluluk!24 Aralık 2025
- Çocuklukta görülen şiddet beyni ve davranışı değiştiriyor!24 Aralık 2025
- Medya bazen bir ‘vicdan tokmağı’ olmalı24 Aralık 2025
- Diş kaybı yalnızca estetik bir sorun değil!24 Aralık 2025
- Finansal Uyuşmazlıklara “Helalleşme (Uzlaştırma) Endeksi” Önerisi!24 Aralık 2025
- Doğru içerik ve stratejiyle dijital ayak izi avantaja çevrilebilir24 Aralık 2025
- Travmatik bellek hayatı sabote ediyor!23 Aralık 2025
