Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Gençler dijital dünyanın yerlileri, biz misafirleriyiz…”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan Ankara Müftülüğü tarafından düzenlenen, “Ergen Psikolojisi ve Ebeveyn Tutumu” konulu Instagram canlı yayınına konuk oldu. Moderatörlüğünü Vaiz Hatice Erdoğan’ın üstlendiği canlı yayında Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Günümüzde sözel ve duygusal iletişim çok önemli. Bu zamanın gençleri dijital nesil. Onlar dijital dünyaya doğdular. Gençler dijital dünyanın yerlileri, biz ise misafirleriyiz.” dedi.
“Ebeveynsiz büyüyen çocuk bağlanma bozukluğu yaşayabiliyor”
Küresel sermayenin, sosyal medya, dijital platformlar ve televizyon gibi mecraların dünyadaki nüfus artışını durdurmak istediğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Dünya nüfusu artarsa, küresel sermaye sahipleri hakimiyetlerini kaybedebilirler, onların derdi zengin olmak değil hakim olmak. Bunun için bu nüfus artışını tehlikeli görüyorlar. Batı’da nüfus artışı hemen hemen durdu, bunun sebebi de aile bağlarının zayıflaması, Batı’da şu an evlilik dışı doğan çocukların oranı fazla ve doğan çocukların kimliğine anne baba ismi değil ebeveyn 1, ebeveyn 2 diye yazıyorlar. İskandinav ülkelerinde sokaklarda bebek kutuları var. Devlet sahip çıkıyor ve o çocuklar ebeveynsiz bakım evlerinde büyüyorlar. Bu çocuklar daha sonra tepkisel bağlanma bozukluğu yaşıyor, anne olsa bile duygusal ihmal yaşayan çocuklar da var. Buna ‘mesafesiz terk ediş’ deniyor. Böyle durumlarda çocuk aile ile zıtlaşıyor, bağlanma bozukluğu yaşıyor.” şeklinde konuştu.
“Gençler dijital dünyanın yerlileri”
Üç türlü iletişim olduğunu kaydeden Tarhan; “Birincisi sağlıklı iletişim, ikincisi çatışmalı ego savaşları, üçüncüsü ise iletişimsizlik. Çatışmalı ego savaşında akıllı kimseler, ailenin iyiliği için ne yapabileceğini sorguluyor. Böyle durumda kişi düşünerek hareket ediyor. İletişimsizlik, çatışmalı iletişimden daha kötü. Artık düzelmez. Uzatma yolundadır. Günümüzde sözel ve duygusal iletişim çok önemli. Bu zamanın gençleri dijital nesil. Onlar dijital dünyaya doğdular. Dijital dünyanın yerlileri, biz ise misafirleriyiz.” dedi.
“Drone anne çocuğun ruhunu sıkıyor”
Drone annelerin aşırı derecede kontrolcü olduklarını ve bu durumun çocuğun ruhunu çok sıktığını dile getiren Tarhan; “Özellikle ergenlik döneminde bazı çocuklar bu durumu kabul edemiyor ve anne ile çocuk arasında sürekli tartışma yaşanıyor. Bu tür annelik çocuğun yetişmesi açısından doğru değil. Drone anne dediğimiz çocuğun üzerinde gölge gibi dolaşan, onun gölgesi gibi arkadaşlarıyla ilişkisini ve her şeyini bilen, ona sormadan bir şey yapılmasını istemeyen bir anne tipidir. Bu anne tipinin çocukları bize geldiğinde, çocuğu bırakıp anneyi ve aileyi değerlendiriyoruz." şeklinde konuştu.
“Çocuğa ego ideali öğretilmeli”
Anne ve babanın çocuğa mutlaka ego idealini öğretmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan; “Anne-baba çocuğunun en iyi şekilde yetişmesini istiyor. Çocuğum şunu da yapsın, bunu da yapsın diyorlar. Proje çocuk yetiştiriyorlar. Oysa anne-babalar ‘Çocuğumu evde nasıl mutlu yetiştirebilirim, aynı zamanda da disiplinli olmasını sağlayabilirim. Onun için nasıl bir hedef ve amaç koyabilirim?’ şeklinde düşünmeliler. Çocuğumuza muhakkak ego ideallerini öğretmemiz lazım. Gelecekte nasıl bir insan olmak istediğini, hayatının sonunda nasıl anılmak istediğini sormamız lazım. Çocuk amaçsız olduğunda zevk tuzaklarına düşüyor.
Çocuğa bir amaç verebilmişsek, aile içerisinde bununla ilgili bir kültür oluşturmuşsak, çocuk uyuşturucu vs. deniyor. Bakıyor ki bunlar sahte mutluluk, çocuk hemen ailesine dönüyor. Bu nedenle evi sevimli, çekici, sıcak bir atmosfer haline getirebilmek anne-babanın yapacağı en büyük şey. İyi bir iş adamı olabilirsiniz ama iyi bir baba olamadıysanız, iyi bir çocuk yetiştirmek, iyi bir fabrika kurmaktan daha mı önemsiz? İyi bir çocuk yetiştirmek bir ailenin, bir annenin, bir babanın en büyük üretimidir.” diye konuştu.
“Anne-baba tutumlarına dikkat etmeli”
Akıllı anne-baba tutumunun önemli olduğunu dile getiren Tarhan; “Bu ebeveynler çocuğun hatasını dürtüsel olarak söylemez. ‘Bugün çocuğum şu hatayı yaptı, ben onu incitmeden ona bunu söylerim’ diye düşünür. Mesela çocuğu karşımıza almadan söylemek şudur, ‘Bak çocuğum şu işi ne güzel yaptın. Acaba şunu da böyle yapsan nasıl olur, ne düşünüyorsun?’ gibi. Çocuk karne getirmiş, 7-8 tane iyi notu var geçmiş sınıfı ama 2-3 tane de zayıfı var. ‘Ne biçim çocuksun, niye bu zayıf notları getirdin?’ demek yerine, ‘Bak şunları ne güzel yapmışsın bunları da düzeltmek için ne yapmamız lazım?’ şeklinde bir yaklaşım geliştirmek gerekir.” dedi.
- En son haberler
- Uzmanı uyardı! Doğru bilinen uygulamalar dişlere zarar verebilir!20 Kasım 2024
- Kanseri önlüyor, kalbi ve ruh sağlığını koruyor…20 Kasım 2024
- Ortez ürünlerini birebir tanıma fırsatı yakaladılar20 Kasım 2024
- Prof. Dr. Sevil Atasoy, BM Uluslararası Narkotik Kontrol Kurulu'na katıldı19 Kasım 2024
- Atom meyve suları bağışıklığı güçlendiriyor ama tüketirken dikkat!19 Kasım 2024
- TMS yöntemi Alzheimer’a umut olabilir mi?18 Kasım 2024
- Üsküdar Üniversitesi, G20 Neuroscience20 Zirvesi’nde Türkiye’yi temsil etti!18 Kasım 2024
- İnsan, hayvan ve çevre sağlığını içeren ‘tek’ sağlık sorunu: Antibiyotik direnci16 Kasım 2024
- İyilik yapan, iyilik görenden daha mutlu oluyor!16 Kasım 2024
- Elektronik sigara gençleri tehdit ediyor kanser riskini arttırabiliyor15 Kasım 2024