Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Küresel zenginlik yerine, huzuru hedeflemek önemli”

Abone ol

google news logo
Giriş21 Mart 2022
Güncelleme10 Nisan 2023

Üsküdar Üniversitesi tarafından düzenlenen ve teması “Psikolojik Sağlamlık” olan 4. Uluslararası Pozitif Psikoloji Kongresi, dünya barışının vurgulandığı deklarasyonun okunmasıyla sona erdi. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, materyalist sistemin insanın mutlu olması için çözüm üretemediğini belirterek “İnsan mutlu olmadıktan sonra dünyanın zengin olmasının bir anlamı kalmıyor. Mutluluk bilimi, diğer adıyla pozitif psikoloji kapitalizmin son sığınağı. Küresel huzuru hedeflemek çok önemli.” dedi. Pozitif psikolojide amaçtan çok sürece yönelme olduğunu belirten Tarhan, “Doğru amaç doğru yöntem olursa ulaşılamayacak hedef yoktur. Eğer biz olayların akışını değiştiremiyorsak olaylara bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor.” dedi.


Kapitalizmin son sığınağı Pozitif Psikoloji…

Üsküdar Üniversitesi tarafından “Psikolojik Sağlamlık” temasıyla düzenlenen, dünyadan ve Türkiye’den alanında uzman isimleri bir araya getiren 4. Uluslararası Pozitif Psikoloji Kongresi’nin ikinci gününde konferans, panel ve çalıştaylar gerçekleştirildi.

Kongre “Evlilikte Çocuk Yetiştirme ve Eğitimde ve İş Yaşamında Duygusal Zeka” başlıklı panelle sona erdi. Aynı zamanda kongre başkanı olan, Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Evlilikte Duygusal Zeka” başlıklı bir sunum yaptı.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “İnsan mutlu değilse zenginliğin de anlamı kalmıyor”

Mindfulness, mutluluk bilimi veya bir diğer adıyla pozitif psikolojinin kapitalizmin son sığınağı olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kapitalizmin zaten başka çaresi de yok. Amerikalıların dediği gibi ‘para saadeti satın almaz’ sözünü gösteren bir bilgiden bahsediyoruz. ABD her şeyi istatistiki verilere döküyor. 1950 – 2000 yılları arasında ABD’deki gayri safi milli hasıla ortalama 20 bin dolardan 35 bin dolara çıkmış. Fakat ‘ben çok mutluyum’ diyen kişilerin oranı azalma eğilimi göstermiş. Bu da ‘zenginleşiyoruz ama mutlu değiliz’ anlamına geliyor. Materyalist sistemin insanın mutlu olması için çözüm üretemediğini görüyoruz. İnsan mutlu olmadıktan sonra dünyanın zengin olmasının bir anlamı kalmıyor. Küresel huzuru hedeflemek çok önemli.” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Einstein’ın duygusal zekasında sorun vardı”

Duygusal zeka konusunda Einstein örneğini veren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Einstein, Nobel fizik ödülü sahibi, çok yüksek bir zekaya sahip, mükemmel keman çalma ve satranç oynama yetenekleri var ama duygusal zekasında sorun var. Evliliğinin aşağı yukarı 10’ncu yılında eşine ‘Seninle evli kalmamı istiyorsan benden şikayet etme, yemeğimi 3 öğün düzenli olarak odama getir, benden dostluk ve yakınlık bekleme’ demiş. Einstein’in eşi de bunu kabul etmemiş ve ayrılmışlar. Kendini işe odaklamış, başarılı olmuş ama mutluluğu soru işareti olarak görünüyor. Biz Einstein’ın keşfedemediğini uygulama yolundayız.” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Evlilik dışı doğum oranı en düşük ülke Türkiye”

2016 yılına ait evlilik dışı doğum oranlarına bakıldığında Avrupa ülkelerine kıyasla Türkiye’nin yüzde 2.9 orana sahip olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İsveç’te bu oran yüzde 54’tü. Norveç, Fransa ve Estonya gibi ülkelerde bu oran yüzde 50’nin üzerinde. İzlanda’da yüzde 69, Almanya’da yüzde 35, Rusya’da yüzde 22 ve Ukrayna’da yüzde 21 olarak raporlanmış. En düşük oranın Türkiye’de olduğu görülüyor. 10-20 yıl sonra Türkiye’de de bu rakam Avrupa ülkelerindeki seviyelere gelebilir. Böyle bir dünyaya doğru gidiyoruz. Türkiye’deki evlilik oranları 2001-2018 arası yüzde 1.6 artmış, boşanma oranları ise yüzde 54 artmış. Türkiye de küçük bir İskandinav ülkesi olma yönünde ilerliyor.” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “İnsan ilişkisel bir varlıktır”

İnsanın ilişkisel bir varlık olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “O ilişkiselliğin ilk oluştuğu yer küçük toplum olan ailedir. Hatta en küçük psikolojik alan olarak kabul ediliyor. Psikolojide alan teorisi var. Teoriye göre o alan olmadan insanı mutlu etmek gerçekçi değil. 2019’daki OECD istatistiği kadına yönelik şiddette yüzde 38 oran ile dünya birincisi olduğumuzu gösteriyor. Türkiye’den sonra ABD, Yeni Zelanda, Litvanya, Danimarka ve Finlandiya şeklinde sıralanıyor. Maalesef böyle olumsuz bir konuda birinci sıradayız.” diye konuştu.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Doğru amaç ve doğru yöntemle tüm hedeflere ulaşılabilir”

Bu yıl 4’ncüsünü gerçekleştirdikleri Uluslararası Pozitif Psikoloji Kongresi’ne gelecek yıl da devam edeceklerini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yeni bir varyant çıkmaz ise daha çok yüz yüze ağırlıklı yapmayı planlıyoruz. Pozitif psikolojide amaçtan çok sürece yönelme var. Doğru amaç doğru yöntem olursa ulaşılamayacak hedef yoktur. Ama kadını erkek yapmak gibi biyolojik doğaya aykırı amaçlar bunun dışında kalıyor. Eğer biz olayların akışını değiştiremiyorsak olaylara bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor. Bakış açısını değiştirdiğimizde o olayı kontrol edemesek bile olayı yönetebiliyoruz. Pozitif psikoloji insana bunu öğretiyor.” diye konuştu.

Prof. Dr. Sırrı Akbaba: “Çocuğun gelişiminde kaliteli aile ortamı önemli”

Panelin moderatörlüğünü gerçekleştiren Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Sırrı Akbaba da “Eğitimde Duygusal Zeka” başlıklı konuşmasında çocuğun gelişiminde özellikle kaliteli bir aile yapısının ve eğitimin önemini vurguladı. Eğitimin öğrenme ve öğretme sonucu insanlaşma süreci olduğunu kaydeden Prof. Dr. Sırrı Akbaba, “Gelişim, eğitim sonucu yetkinleşme sürecidir. Duygusuz bir eğitim ve gelişimden söz edilemez. Olumlu duyguların filizlenerek yeşermesi için eğitm gerekir. Özellikle de annenin ya da bebeğe bakım verenin ilgi, şefkat ve sevgisi çok önemlidir.”dedi.

Prof. Dr. Sevinç Serpil Aytaç: “Duygusal zeka esnektir, değişime ve gelişime açıktır”

Panelde Fenerbahçe Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nden Prof. Dr. Sevinç Serpil Aytaç, iş yaşamında duygusal zeka konusunda değerlendirmelerde bulundu. Duygusal zekanın esnek, değişime ve gelişime açık olduğunu belirten Prof. Dr. Sevinç Serpil Aytaç, “Bu durumu sağlayan en önemli etkenler, yaşam süresince bireyin mutluluğu ve başarıyı elde etmesi için IQ’nun yanında mutlaka EQ düzeyine de sahip olmasının öneminin fark edilmesi ile ortaya konulmuş oldu.” diye konuştu.

Üsküdar Üniversitesi’nden barış deklarasyonu

Kongrenin sonunda Rusya ve Ukrayna Savaşı devam ederken, ‘Savaş Gerekli mi?’ başlığında dünya barışının vurgulandığı bir deklarasyon da okundu.

Deklerasyonda şu ifadelere yer verildi:

SAVAŞ GEREKLİ Mİ?

“Küresel eğilim anketleri gösteriyor ki insanlık savaş istemiyor, hatta siyasi otoriteler nükleer savaş korkusuyla bu çılgınlığa girmeme yönünde eğilim gösteriyorlar. Çünkü insanlık özgürlüğü, barışı, huzuru tattı. Dünyanın elektronik bir köy olduğu günümüzde; kabadayılık yapanlar kaybedecektir.

Küresel barışı sağlamak için Birleşmiş Milletler’in dünya parlamentosu olmasına ihtiyaç daha da belirginleşmiştir. Bunu ilk defa aydınlanmanın babası filozof Kant söylemişti.

Bugün, psikolojik bilimler ikna ve inandırma yönteminin tek ve yeterli çözüm yolu olduğunu söylüyor. İdeolojisi olmayan her askeri başarı, kısa vadeli olur. Çünkü bu savaşın gerekçesi kamu vicdanını arkasına alma gücünde değildir.

Pozitif Psikoloji’nin ilham kaynağı olan Mevlâna ise “cihad nedir?” diye soranlara “Delinin elinden silahı almaktır” diyor.

Ne kadar haklı nedenlere sahip olursa olsun ilk tetiği çeken ve saldıran her zaman dünya kamuoyu nazarında kınanacak ve durdurulacak pozisyonda olan ülke olarak kalacağı unutulmamalıdır.

Rusya-Ukrayna savaşında da tarafların bir an önce çatışmalara son verip meseleyi diplomasi yoluyla çözmeleri hem kendilerinin hem de etrafındaki ülkelerin hayrına olacaktır.  İki komşu ve kardeş halkın birbirinin kanını döküyor oluşu da ayrıca üzüntü vericidir. Dahası savaşın sadece savaşan taraflara değil, komşulara ve bütün dünyaya ekonomik, siyasi ve kültürel boyutlarda zarar verdiği bir kez daha görülmüştür.

Karadeniz’in dış güçlerin güç mücadelesi ve güç gösterisi alanı olmaktan çıkarılıp bütün kıyıdaş halkların balıkçılık, madencilik ve deniz ticareti yaptığı askersiz ve silahsız bir deniz olması mümkündür.

Ümidimiz bu savaşın taraflara neyi, nereye kadar yapabileceklerini göstermesi açısından bir ders teşkil edebilmesidir.

Sıcak çatışmanın sona ermesinden sonra kalıcı bir barışın temini için dünyadaki siyasi ve ekonomik güç çevrelerinin muhtemel savaşları tetikleyici kışkırtmalardan uzak durmaları ise elzemdir.

Aklın yolu; “ikna, inandırma” diyor, bilimin yolu da “diplomasi” diyor.

Bu savaş Ukrayna’nın savaşı değil küresel barış ve demokrasinin savaşıdır. Tarafımızı bu yönde belli etme kararı aldık.

Kamuoyuna duyurulur.”