Ailelerin en sık karşılaştığı sorun: DEHB
Çocuklukta başlayan DEHB, bireyleri hayat boyu olumsuz etkileyebiliyor.
Ailelerin çocuklarında en sık karşılaştığı sorunlardan birinin DEHB olduğunu belirten uzmanlar, teşhisi ve tedavisinin giderek daha önemli hale geldiğini söylüyor.
DEHB’in ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu ve bireyleri hayatları boyunca olumsuz olarak etkileyebileceği için tedavi edilmesi gerektiğine dikkat çeken Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, “Ailelerin en sık yaptığı yanlışlardan biri hiperaktiviteyi yaramazlıkla karıştırmak oluyor. Yaramazlık olarak adlandırdığımız çocukluk davranışı yine çocuğun kendisinin yönlendirebildiği ve istediğinde sonlandırabildiği bir davranış biçimidir.
Hiperaktivitede ise çocuğun kendisini kontrol edebilmesi ve ortama uygun davranabilmesi çok zordur.” dedi. DEHB’in tedavi edilmediği durumlarda yüzde 80 oranında ergenlikte, yüzde 60 oranında da erişkinlikte devam edeceğine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, ailenin ilgi ve desteğinin tedavinin başarısı için şart olduğunu söyledi.
Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, çocuklarda DEHB hakkında bilgi verdi ve ailelere önerilerde bulundu.
“DEHB ciddi bir halk sağlığı sorunu”
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun (DEHB), ailelerin Çocuk ve Ergen psikiyatrisi birimlerine en sık başvurduğu psikiyatrik bir bozukluk olduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, “DEHB, önemli psikiyatrik, akademik ve sosyal sorunlara neden olabilecek ciddi bir halk sağlığı sorunudur.” dedi.
Teşhisi ve tedavisinin giderek daha önemli hale geldiğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, “Bireyleri hayatları boyunca olumsuz olarak etkileyebileceği için DEHB’in tedavi edilmesi önemlidir. Çocuğunuz, sizi dinliyormuş gibi görünüp ilgisini sürekli başka bir alana kaydırıyorsa, dikkati çok çabuk dağılıyorsa, bir alana dikkatini yoğunlaştırması gereken işleri yapmaktan hoşlanmıyorsa, verilen komutları izlemede güçlük çekiyorsa, bu belirtiler dikkat eksikliğini işaret eden veriler olabilir. Çocuğun yaş düzeyine göre, oturması gereken yerde sakince oturup bekleyememesi, özellikle küçük yaşlarda riskli davranışlarda bulunması hiperaktiviteyi gösterebilir.” açıklamasını yaptı.
Kurallı olan her ortam DEHB’li çocukları zorlayabilir
Ailelerin en sık yaptığı yanlışlardan birinin hiperaktiviteyi yaramazlıkla karıştırmak olduğuna vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, “Halbuki yaramazlık olarak adlandırdığımız çocukluk davranışı yine çocuğun kendisinin yönlendirebildiği ve istediğinde sonlandırabildiği bir davranış biçimidir. Hiperaktivitede ise çocuğun kendisini kontrol edebilmesi ve ortama uygun davranabilmesi çok zordur.” dedi.
Çocukları ‘yaramaz’ olarak etiketlemenin hem çocuğun kendine olan güveninin sarsılmasına neden olduğunu hem de altta yatan nedenin ortaya çıkmasına engel olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kurallı olan her ortam bu çocuklar için zorlayıcı olabilir, özellikle küçük yaşlarda. Yaş ilerledikçe de dikkat problemleri daha öncelikli olmaya başlar. Çocuklar genelde hiperaktivitenin düzeyine göre, kurallara uymama, diğer çocukları da rahatsız etme ya da rahatsız olduğu ortama gitmeyi reddetmeye kadar varan çeşitli sorunlar gösterebilir. Yaşıtlarına göre ders dinleme sürelerinin daha kısa olduğunu ve ödev yapma konusunda da yaşıtlarından daha çok zorlandıklarını söyleyebiliriz. Her DEHB’li çocukta olmasa da bazı DEHB’li çocuklarda erteleme davranışı görülür. Üstelik sadece ödevlerde değil, hayatın tüm alanında görülebilir.”
Öğretmenlerin yapıcı yaklaşımları olumlu sonuçlar veriyor…
Öğretmenlerin günümüzde DEHB hakkında daha çok bilgi sahibi olduğunu aktaran Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, “Öğretmenlerin söz kesme, izin istemeden konuşma gibi hareketler karşısında cezalandırıcı olmak yerine kuralları hatırlatmak ve onlara uyması için çocuğa fırsat vermek gibi daha yapıcı çözümlere başvurduğunu daha sık görüyoruz. Öğretmenlerin DEHB tanısı alan çocukları yakından gözlemlemeleri, gerekirse ön tarafta oturtup derse aktif katılmaları için çaba göstermelerinin çok etkili sonuçlar verdiğine şahit oluyoruz.” dedi.
Tedavi edilmeyen DEHB erişkinlikte de devam ediyor!
DEHB’in günümüzde aileler tarafından daha çok duyulan bir tanı olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, “Ancak hala çoğu ailenin çocuklarına DEHB tanısı konulsa bile yeterince bilgi sahibi olmadığını ve bu durumun kendiliğinden geçebileceğini düşündüklerine tanık oluyoruz.” dedi.
DEHB tedavisinde ilk adımın bu hastalık hakkında ailenin bilinçlendirilmesi olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, “Ailelere nasıl bir tedavi izleneceği ve tedavi olunmadığı durumlarda ne gibi sorunlarla karşılaşılacağı hakkında bilgi verilmesi gerekir. DEHB tedavisinde hastanın yaşı önemlidir. Eğer tedavi gören kişi çocuk ve ergen ise ailenin de tedaviye katılması tedaviye olumlu katkı sağlayacak ve iyileşmenin hızını artıracaktır.” uyarısında bulundu.
DEHB’in tedavi edilmediği durumlarda yüzde 80 oranında ergenlikte, yüzde 60 oranında da erişkinlikte devam edeceğine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, DEHB olan çocuğun dikkati ya da hiperaktivitesinin aniden düzelmeyeceğini ve kendi kapasitesinin altında başarı gösterme, arkadaş ilişkilerinde sorun, kaza ve yaralanmalara daha çok açık olmak, sigara, alkol gibi maddelerin kullanımının daha sık görülmesi gibi problemlerin ortaya çıkabileceğini hatırlattı.
Ailenin ilgi ve desteği tedavinin başarısı için şart
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gelişiminde anne babanın yetiştirme tarzının, çocuğa karşı tutumları ve disiplin verme yöntemlerinin bir etkisi olmadığının altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, “Ancak ailenin ilgi ve desteği tedavinin başarısı için şarttır.” dedi.
DEHB tanısı almış çocukların ailelerine önerilerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, sözlerini şöyle tamamladı:
“Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan çocuğunuzdan mükemmellik beklemeyin, ufak hatalarını büyütmeyin, bazı hatalarını görmezden gelin. Çocuğunuza sürekli nasihatte bulunmaktan, söylenip durmaktan, bağırıp çağırmaktan vazgeçin. Değersizlik hissi yarattığınız her eyleminiz davranış sorunlarını ağırlaştıracaktır. Çocuğunuza hiçbir zaman tembel, aptal, yaramaz, inatçı, beceriksiz, huysuz, aksi gibi hitaplarda bulunmayın. Özel diyet, vitamin gibi ek gıdaların dikkat eksikliği tedavisine katkısı yoktur. Ancak çocuğun dengeli beslenmesi, spor gibi aktivitelere yönlendirilmesi, uyku düzenine dikkat edilmesi DEHB belirtileriyle başa çıkmanızda yardımcı olur. İlaçlar DEHB’ da çok faydalıdır. Ancak sınıf öğretmeni, rehber öğretmen, okul idaresi ve ailenin bilinçli ve sorumlu yaklaşımları tedavide olmazsa olmazdır.”
- En son haberler
- Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “20 Yy.’ın diktatörlükler yüz yılı olması Şam Emevi Camii hutbesinin reçetesini anlamamızı sağladı”21 Aralık 2024
- Derse hazırlıklı katılmak çalışma verimini yüzde 100 artırıyor!21 Aralık 2024
- Göz sağlığından cilt sağlığına kadar birçok faydası bulunuyor…20 Aralık 2024
- Prof. Dr. Tayfun Uzbay: “Bağımlılık bir beyin hastalığıdır”20 Aralık 2024
- Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, Üsküdarlı öğrencilerle buluştu…20 Aralık 2024
- 3D Modellemede Trendler konuşuldu20 Aralık 2024
- Hz. Mevlâna’nın 751. Vuslat Yıldönümünde Şeb-i Arûs ‘Tevhid’ konulu söyleşi gerçekleştirildi20 Aralık 2024
- Tarhan, Google Developer Groups On Campus Üsküdar’ı ziyaret etti20 Aralık 2024
- Prof. Dr. Nevzat Tarhan öğrenci kulüplerini ziyaret etti20 Aralık 2024
- “Mekâna Dair Psikopolitik Okumalar” kitabı yayınlandı20 Aralık 2024