Artikülasyon çocukluk döneminde sıklıkla görülüyor
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Dil ve Konuşma Terapisti Hazel Ezgi Dündar, bazı seslerin olması gerektiği gibi çıkarılamaması şeklinde görülen artikülasyon problemi hakkında önemli bilgiler ve tavsiyeler paylaştı.
Konuşurken kullanılan dil, dişler, damak, küçük dil, çene gibi organların düzenli olarak birbirini takip eden hareketleri gerçekleştirememesi nedeniyle artikülasyon olarak da adlandırılan sesletim bozukluğu ortaya çıkıyor. Sesletim bozukluğunun sıklıkla çocukluk döneminde görüldüğünü belirten uzmanlar, çocuğun konuşma anlaşılırlığı belirlenen sınırların altında kalıyorsa uzmana başvurulması gerektiğini ifade ediyor. Uzmanlar, çocuk R yerine Y veya Ğ çıkararak cümle kurduğunda sevimli de görünse hatasının pekiştirilmemesini ve düzeltmesi için doğru model olunmasını tavsiye ediyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Dil ve Konuşma Terapisti Hazel Ezgi Dündar, bazı seslerin olması gerektiği gibi çıkarılamaması şeklinde görülen artikülasyon problemi hakkında önemli bilgiler ve tavsiyeler paylaştı.
Çocukluk döneminde sık karşılaşılıyor
Bazı çocuklar bazı sesleri doğru şekilde söyleyemediklerini belirten Dil ve Konuşma Terapisti Hazel Ezgi Dündar, “Örneğin ‘R’ harfi bazıları tarafından ‘Y’, bazıları tarafından ‘Ğ’ şeklinde çıkarılabiliyor. Bazı yetişkinlerde de benzer seslerin çıktığını görüyoruz. Çocukluk döneminde sıkça karşılaştığımız ve zaman zaman yetişkinlerde de görülebilen bir ya da birden çok sesi/harfi söyleyememe veya yanlış söyleme durumuna sesletim yani artikülasyon bozukluğu diyoruz.” ifadelerini kullandı.
Nörolojik bozukluklar da artikülasyona yol açabiliyor
Sesletim bozukluğunun konuşurken kullanılan dil, dişler, damak, küçük dil, çene gibi organların olması gerektiği şekilde düzenli olarak birbirini takip eden hareketleri gerçekleştirememesi nedeniyle ortaya çıktığını ifade eden Dündar, “Bu durum yanlış öğrenme, yapısal bozukluklar, işitme engeli, yarık dudak-damak ve ağız-yüz anomalileri, ortodontik anomaliler, işitme kaybı, zihin engeli, nörolojik kökenli bozukluklar gibi nedenlerle ortaya çıkabiliyor.” dedi.
Konuşurken anlaşılırlığına dikkat edilmeli
Beklenilen konuşma anlaşılırlığının 2 yaşında yüzde 50, 3 yaşında yüzde 75 ve 4 yaşında ise yüzde 100 şeklinde olması gerektiğini vurgulayan Dil ve Konuşma Terapisti Hazel Ezgi Dündar, “Bu oranları düşünürken ebeveynler tarafından değil çevredekiler tarafından anlaşılıyor olma durumunu dikkate almalıyız. Çocuğumuzun anlaşılırlığı bu sınırların altında kalıyor ise bir uzman tarafından değerlendirilmeli ve uygun terapi sürecine başlanmalı. Terapi sürecine girildiğinde sesletim bozukluğu terapileri diğer dil ve konuşma bozuklukları içinde en fazla verim alınan terapilerdendir.” diye konuştu.
İlk aşamada tekrarlarla pekiştirme yapılıyor
Sesletim bozukluğu terapilerinde hedef sesin doğru üretimi için kullanılması gereken organların doğru şekilde konumlanması ve beklenen hareketlerin yapılmasının sağlandığını belirten Dündar, “Bu durum işitsel, görsel, dokunsal ipuçlarıyla ya da yardımcı materyallerle sağlanabilir. Hedeflenen ses bu yolla üretilip tekrarlarla pekiştirildikten sonraki aşamada ise bu sesin sözcük ve cümle içinde doğru kullanımı pekiştiriliyor. Son olarak ise edinilen sesin günlük konuşma içinde genellenmesi sağlanıyor.” dedi.
Uyararak düzeltmek yerine model olunmalı
Dil ve Konuşma Terapisti Hazel Ezgi Dündar, ‘Ebeveynlerin burada ilk olarak yapması gereken ne kadar sevimli gelse de çocuğun hatalı üretimlerini pekiştirmemek olmalı’ diyerek sözlerini şöyle tamamladı:
“Örneğin çocuğumuz “arı” yerine “ayı” diyorsa, bu durumda çoğunlukla aileler de gelişebilecek diyalogların daha eğlenceli gelmesi sebebiyle çocuğun hatalı üretimini taklit edebilir ya da çocuk bu üretimi yaptığında eğlendiklerini çocuğa göstererek bu hatalı üretimi pekiştirebilirler. Bunun yerine çocuğun hatalı üretiminin hemen arkasından “Aa evet bu bir arı” gibi bir kullanımla sözcüğün doğru haline model olunmalı. Bu noktada model olmak ile çocuğu devamlı düzeltmeye zorlamak karıştırılmamalı. Sesi doğru şekilde edinmemiş bir çocuğu uyararak yıpratmak yerine gelecek yıllarda daha büyük sorunlara neden olabilecek bu bozukluğun doğru çözümüne ulaşmak için uzman desteğine başvurulması gerekiyor.”
- En son haberler
- Hem evde hem okulda çocuklar kifoz hakkında bilgilendirilmeli!18 Eylül 2024
- Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Akıllı insanlar anlam mutluluğunun peşine koşar”18 Eylül 2024
- Elektrikli araçların yaydığı radyasyon, öngörülen limitlerin altında çıktı18 Eylül 2024
- İletişim için düşününce…18 Eylül 2024
- Ülke güvenliği söz konusu olunca özellikle cihazların içi de kontrol edilmeli!18 Eylül 2024
- Diş bakım ürünleri ihtiyaca uygun seçilmeli18 Eylül 2024
- Araştırma Uygulama Merkezi Yöneticileri yeni akademik yıl öncesi toplandı…17 Eylül 2024
- Tıp 4’üncü sınıf öğrencileri oryantasyon programında buluştu…17 Eylül 2024
- Sakarya'daki makarna fabrikasındaki patlama neden oldu?17 Eylül 2024
- “Sabır ve tahammül zor olabilir, ancak meyvesi tatlıdır.”16 Eylül 2024