Şiddete seyirci kalmak Türk kültürüne uymuyor!
Giriş06 Aralık 2017
Güncelleme29 Aralık 2021
Son günlerde yaşanan şiddet olaylarına seyirci kalınmasının dikkat çekici olduğunu söyleyen Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, durumun Türk toplumunun kültürel davranışına uygun olmadığını belirtti.
Yaşanan şiddet olaylarına tanık olmasına rağmen tepki vermeyen, engel olmayan sadece izleyen kişileri değerlendiren Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Toplum olarak bazı konularda benmerkezci oluyoruz” uyarısında bulundu. “Özellikle yeni kuşaklar daha konformist, empati konusunda daha zayıflar, kendi çıkarlarına daha odaklılar” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Batı kültüründe çok rastlanan narsistlik hastalığının genç kuşakları tehdit ettiğini vurguladı.
Mersin'de bindiği minibüsten aralarında akrabalarının da olduğu kişiler tarafından kaçırılan üniversite öğrencisi Zelal Topçul, polis tarafından kurtarıldı. Genç kızı kaçıran şehir eşkıyaları gözaltına alındı. Erzincan'da orduevi nizamiyesinde yakaladığı kediye işkence yapan T.H.’nin görüntüleri, izleyenleri dehşete düşürdü. Her iki olayda olayın tanıklarının engel olmaması ve seyirci kalmaları dikkat çekti.
Şiddete seyirci kalmak Türk kültürüne uymuyor!
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yaşanan şiddet olaylarına seyirci kalınmasının dikkat çekici olduğunu söyledi. Durumun Türk toplumunun kültürel davranışına uygun olmadığını belirten Prof.Dr. Tarhan, şunları söyledi:
“Bu Türkiye, eski Türkiye değil, çok ilginç. Özellikle o askerin tezkeresine üç gün kala kediyi dövmesi ve yanında üç asker var. Türk insanının kültürel davranışına uymayan bir durum. Böyle durumlarda çoğu zaman mazlumun yanında olma, ezilenin yanında olmayla ilgili kültürel bir davranışımız vardı bizim. Bu davranışı bu olayda görmedik, rastlantı mı bilemiyorum ama bu acaba bizim kültürel olarak Batı kültürünün hastalığı bize mi geçti diye düşündürüyor. Genellikle biz yardımseverliğimizle, düşenin elinden tutmamızla ve yere düşene bir tekme atmamamızla bilinen bir toplumuz. Bu özelliklerimizin bir şekilde zayıfladığını görmek üzücü. Özellikle bu kedi olayını gördükten sonra diğer insanların duyarsız hali beni çok etkiledi. Bu neden kaynaklanıyor? Belki bir rastlantı da olabilir ama toplum olarak bazı konularda benmerkezci oluyoruz diye düşünüyorum. Özellikle yeni kuşaklar yeni nesiller; mesela o ortamda 40-50 yaş civarındaki kişiler olsaydı aynı tepkiyi vermezlerdi bence.”
Toplum olarak benmerkezci oluyoruz!
90 öncesi kuşakların hangi dünya görüşünden olurlarsa olsunlar toplumsal bir idealleri ve sosyal hedefleri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Y Kuşağı olarak bilinen 90 sonrası doğan ve bu dönemde ergenliğe giren kuşakların daha önceki kuşaklara göre empati konusunda daha zayıf, daha benmerkezci olduklarını belirterek “Önceki kuşaklar toplum için, başkaları için riske girebiliyorlardı. Hangi dünya görüşünde olursa olsun idealisttiler. Fikirlerini açıkça söyleyebiliyorlardı. Ama yeni kuşakların daha konformist, daha benmerkezci olduğunu görüyoruz. Bu yeni kuşaklar eğer Türkiye’nin genel kültürü olursa biz burada ciddi bir yozlaşma içine girdiğimizi söyleyebiliriz. Y Kuşağı olarak bilinen kuşak 90 sonrası doğan ve bu dönemde ergenliğe giren kuşakların daha önceki kuşaklara göre empati konusunda daha zayıflar, daha benmerkezciler, kendi çıkarlarına daha odaklılar, narsisitlik kişilik özellikleri var” dedi.
Narsistlik illeti yeni kuşağı etkiliyor
Özellikle gelişmiş ülkelerde çok rastlanılan bir hastalık olan narsisitliğin genç kuşağı etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir illet olarak tanımlanan bu durum genç kuşakları etkiliyor. Batı kültürünün bu hastalığı gençlerde ruh hastalıklarının ortaya çıkmasında, çocuk psikiyatri vakalarının artmasında önemli rolü var. Bu insanlığın gidişinin Roma’nın son dönemi gibi diyebiliriz. Roma’nın son döneminde Roma dünyanın tek süper gücüydü. Roma’yı yıkan dış güç olmadı, yozlaşma ve iç bozulma oldu. Lükse ve eğlenceye düştüler, zayıf ve güçsüzleri ezdiler. Bunun sonucunda Roma yavaş yavaş dağıldı. Şu anda Batı’da bunu hissederken, Batı’da bir dağılma var derken Türkiye’deki bu hastalığı da görmek çok incitici bir durum” dedi.
Mersin’de minibüsten genç kızın kaçırılması olayına da değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:
Güç şahıslarda değil kurallarda olmalı!
“Burada bir zorbalık var, siber zorbalık ABD’nin baş belası. Okulda şiddet, okula silah gönderme ABD’nin baş belası. Bu durumların sıklıkla dünyada salgın şeklinde yayıldığını görüyoruz. Yeni kuşak benmerkezci hemen benim istediğim olsun diyor, zevk peşinde koşuyor. Kolay elde etmek istiyor. Başkalarının penceresinden olaya bakamıyor, o kızın kendisine hayır demesini kabul edemiyor. Kediyi döven asker olayında bakıyorsunuz nişanlısından ayrılmış öfkesini kediden çıkarma tarzında bir yaklaşım var. Bu olaylar toplumda egoların şiştiğini gösteriyor. Bu olayları değerlendirirken o çocuk nasıl bir ortamda yetişmiş, nasıl bir kişilik yapısı var, çocuk evin küçük hükümdarı gibi yetişmiş, hep almaya alışmış, hiç vermeye paylaşmaya alışmamış bir çocuk yetiştirirseniz böyle olur.”
Bir toplumda gücün şahıslarda değil kurallarda olması gerektiğini belirten Prof.Dr. Tarhan, önerilerini şöyle sıraladı:
“Gücün kurallarda olduğu toplumlarda kişiler böyle durumlarda yanlış yapanın bedelini ödeyeceğini bilir ama bir toplumda güç kurallarda değil de şahıslarda ise bu olayların daha çok yaşanabileceğine dikkat çekti. Prof.Dr. Tarhan, “Bizim kültürel yapımız da bunu maalesef besliyor. Gücün şahıslarda değil kurallarda olması ve bunun öğretilmesi gerekiyor. Ama bu öğretilme konferanslarla ya da derslerle olmaz. Bu ancak büyüklerin rol model olmasıyla örnek olmasıyla olur. Buna daha çok ihtiyaç var. Okullarda gençliği iyi insan olmayı öğretecek şekilde yetiştirelim. O şekilde eğitelim. Japonya ne yapmış biliyor musunuz? Amerikan kültürü kendi kültürünü değiştirmeye başlayınca ilkokul dönemindeki çocuklara tamamen kendi kültürünü öğretiyor. Sonra çocuk fizik kimya coğrafya öğreniyor. Biz kendi ahlaki değerlerimizi, insani değerlerimizi çocuğa ilkokul, ortaokul seviyesinde öğretmediğimiz zaman lise, üniversite geç. Bunu öğretmediğimiz zaman çocuğun temeli zayıf atılmış oluyor.”
Emek vermeden elde ediyorlar!
Günümüzde çocukların her şeyi daha elde ettiklerini belirten Prof.Dr. Nevzat Tarhan, “Emek vermeden elde ediyorlar, birçok olay karşısında anne baba onlardan çok düşünüyor. Yeni kuşak çoğunlukla böyle maalesef. Kültür canlıdır, burada kültürün olumlu yönde gelişmesi için muhakkak kültür politikaları oluşturulmalı spora verilen önem kadar kültüre de önem verilmelidir” uyarısında bulundu.
Yaşanan şiddet olaylarına tanık olmasına rağmen tepki vermeyen, engel olmayan sadece izleyen kişileri değerlendiren Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Toplum olarak bazı konularda benmerkezci oluyoruz” uyarısında bulundu. “Özellikle yeni kuşaklar daha konformist, empati konusunda daha zayıflar, kendi çıkarlarına daha odaklılar” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Batı kültüründe çok rastlanan narsistlik hastalığının genç kuşakları tehdit ettiğini vurguladı.
Mersin'de bindiği minibüsten aralarında akrabalarının da olduğu kişiler tarafından kaçırılan üniversite öğrencisi Zelal Topçul, polis tarafından kurtarıldı. Genç kızı kaçıran şehir eşkıyaları gözaltına alındı. Erzincan'da orduevi nizamiyesinde yakaladığı kediye işkence yapan T.H.’nin görüntüleri, izleyenleri dehşete düşürdü. Her iki olayda olayın tanıklarının engel olmaması ve seyirci kalmaları dikkat çekti.
Şiddete seyirci kalmak Türk kültürüne uymuyor!
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yaşanan şiddet olaylarına seyirci kalınmasının dikkat çekici olduğunu söyledi. Durumun Türk toplumunun kültürel davranışına uygun olmadığını belirten Prof.Dr. Tarhan, şunları söyledi:
“Bu Türkiye, eski Türkiye değil, çok ilginç. Özellikle o askerin tezkeresine üç gün kala kediyi dövmesi ve yanında üç asker var. Türk insanının kültürel davranışına uymayan bir durum. Böyle durumlarda çoğu zaman mazlumun yanında olma, ezilenin yanında olmayla ilgili kültürel bir davranışımız vardı bizim. Bu davranışı bu olayda görmedik, rastlantı mı bilemiyorum ama bu acaba bizim kültürel olarak Batı kültürünün hastalığı bize mi geçti diye düşündürüyor. Genellikle biz yardımseverliğimizle, düşenin elinden tutmamızla ve yere düşene bir tekme atmamamızla bilinen bir toplumuz. Bu özelliklerimizin bir şekilde zayıfladığını görmek üzücü. Özellikle bu kedi olayını gördükten sonra diğer insanların duyarsız hali beni çok etkiledi. Bu neden kaynaklanıyor? Belki bir rastlantı da olabilir ama toplum olarak bazı konularda benmerkezci oluyoruz diye düşünüyorum. Özellikle yeni kuşaklar yeni nesiller; mesela o ortamda 40-50 yaş civarındaki kişiler olsaydı aynı tepkiyi vermezlerdi bence.”
Toplum olarak benmerkezci oluyoruz!
90 öncesi kuşakların hangi dünya görüşünden olurlarsa olsunlar toplumsal bir idealleri ve sosyal hedefleri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Y Kuşağı olarak bilinen 90 sonrası doğan ve bu dönemde ergenliğe giren kuşakların daha önceki kuşaklara göre empati konusunda daha zayıf, daha benmerkezci olduklarını belirterek “Önceki kuşaklar toplum için, başkaları için riske girebiliyorlardı. Hangi dünya görüşünde olursa olsun idealisttiler. Fikirlerini açıkça söyleyebiliyorlardı. Ama yeni kuşakların daha konformist, daha benmerkezci olduğunu görüyoruz. Bu yeni kuşaklar eğer Türkiye’nin genel kültürü olursa biz burada ciddi bir yozlaşma içine girdiğimizi söyleyebiliriz. Y Kuşağı olarak bilinen kuşak 90 sonrası doğan ve bu dönemde ergenliğe giren kuşakların daha önceki kuşaklara göre empati konusunda daha zayıflar, daha benmerkezciler, kendi çıkarlarına daha odaklılar, narsisitlik kişilik özellikleri var” dedi.
Narsistlik illeti yeni kuşağı etkiliyor
Özellikle gelişmiş ülkelerde çok rastlanılan bir hastalık olan narsisitliğin genç kuşağı etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir illet olarak tanımlanan bu durum genç kuşakları etkiliyor. Batı kültürünün bu hastalığı gençlerde ruh hastalıklarının ortaya çıkmasında, çocuk psikiyatri vakalarının artmasında önemli rolü var. Bu insanlığın gidişinin Roma’nın son dönemi gibi diyebiliriz. Roma’nın son döneminde Roma dünyanın tek süper gücüydü. Roma’yı yıkan dış güç olmadı, yozlaşma ve iç bozulma oldu. Lükse ve eğlenceye düştüler, zayıf ve güçsüzleri ezdiler. Bunun sonucunda Roma yavaş yavaş dağıldı. Şu anda Batı’da bunu hissederken, Batı’da bir dağılma var derken Türkiye’deki bu hastalığı da görmek çok incitici bir durum” dedi.
Mersin’de minibüsten genç kızın kaçırılması olayına da değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:
Güç şahıslarda değil kurallarda olmalı!
“Burada bir zorbalık var, siber zorbalık ABD’nin baş belası. Okulda şiddet, okula silah gönderme ABD’nin baş belası. Bu durumların sıklıkla dünyada salgın şeklinde yayıldığını görüyoruz. Yeni kuşak benmerkezci hemen benim istediğim olsun diyor, zevk peşinde koşuyor. Kolay elde etmek istiyor. Başkalarının penceresinden olaya bakamıyor, o kızın kendisine hayır demesini kabul edemiyor. Kediyi döven asker olayında bakıyorsunuz nişanlısından ayrılmış öfkesini kediden çıkarma tarzında bir yaklaşım var. Bu olaylar toplumda egoların şiştiğini gösteriyor. Bu olayları değerlendirirken o çocuk nasıl bir ortamda yetişmiş, nasıl bir kişilik yapısı var, çocuk evin küçük hükümdarı gibi yetişmiş, hep almaya alışmış, hiç vermeye paylaşmaya alışmamış bir çocuk yetiştirirseniz böyle olur.”
Bir toplumda gücün şahıslarda değil kurallarda olması gerektiğini belirten Prof.Dr. Tarhan, önerilerini şöyle sıraladı:
“Gücün kurallarda olduğu toplumlarda kişiler böyle durumlarda yanlış yapanın bedelini ödeyeceğini bilir ama bir toplumda güç kurallarda değil de şahıslarda ise bu olayların daha çok yaşanabileceğine dikkat çekti. Prof.Dr. Tarhan, “Bizim kültürel yapımız da bunu maalesef besliyor. Gücün şahıslarda değil kurallarda olması ve bunun öğretilmesi gerekiyor. Ama bu öğretilme konferanslarla ya da derslerle olmaz. Bu ancak büyüklerin rol model olmasıyla örnek olmasıyla olur. Buna daha çok ihtiyaç var. Okullarda gençliği iyi insan olmayı öğretecek şekilde yetiştirelim. O şekilde eğitelim. Japonya ne yapmış biliyor musunuz? Amerikan kültürü kendi kültürünü değiştirmeye başlayınca ilkokul dönemindeki çocuklara tamamen kendi kültürünü öğretiyor. Sonra çocuk fizik kimya coğrafya öğreniyor. Biz kendi ahlaki değerlerimizi, insani değerlerimizi çocuğa ilkokul, ortaokul seviyesinde öğretmediğimiz zaman lise, üniversite geç. Bunu öğretmediğimiz zaman çocuğun temeli zayıf atılmış oluyor.”
Emek vermeden elde ediyorlar!
Günümüzde çocukların her şeyi daha elde ettiklerini belirten Prof.Dr. Nevzat Tarhan, “Emek vermeden elde ediyorlar, birçok olay karşısında anne baba onlardan çok düşünüyor. Yeni kuşak çoğunlukla böyle maalesef. Kültür canlıdır, burada kültürün olumlu yönde gelişmesi için muhakkak kültür politikaları oluşturulmalı spora verilen önem kadar kültüre de önem verilmelidir” uyarısında bulundu.
- En son haberler
- Fazla harçlık, çocukların parayı değersiz görmesine neden olabiliyor!25 Eylül 2024
- Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Psikoterapi, sadece davranışsal değil biyolojik düzeyde de beyni şekillendiriyor…”25 Eylül 2024
- Fikir gazeteciliğinden ticari medyaya Türkiye’de basın…25 Eylül 2024
- Üsküdar’da yeni akademik yıl oryantasyonları Tıp ve Diş ile başladı…25 Eylül 2024
- Türkiye'nin İlk Akıllı Akademik Performans Yönetim Sistemi "FTSmart" Yayında25 Eylül 2024
- Esad'ın af kararı, Suriyeli sığınmacıların geri dönüşüne etki edebilir mi?25 Eylül 2024
- İyi temizlenmeyen diş araları çürük riskini artırıyor25 Eylül 2024
- Yağmur ve su basmalarına karşı acil durum planı oluşturun!24 Eylül 2024
- Kulak tüpü ameliyatı gerektiren durumlar çocuklarda daha yaygın!24 Eylül 2024
- Erkek ve kadın narsisizmi farklı yaşıyor…23 Eylül 2024