Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Klinik iletişim, şiddet önleyici tampon görevi görüyor”
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi tarafından “1’inci Klinik İletişim Sempozyumu: Sağlıkta Şiddet ve Sağlıkta İletişim” sempozyumu gerçekleştirildi. Düzenlenen sempozyumda konuşma gerçekleştiren Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, istatistiklerle takip edilmeyen konunun yönetilemeyeceğinin altını çizdi. Klinik iletişimin şiddet önleyici tampon görevi gördüğüne dikkat çeken Tarhan, güven ilişkisinin geliştiğinden ve kaygının azaldığını söyledi. Bu kapsamda alanında uzman kişiler düzenlenen oturumlarda katılımcılarla bir araya geldi.
NP Sağlık Yerleşkesi İbni Sina Oditoryumunda düzenlenen sempozyumun açılış konuşmalarını Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur gerçekleştirdi.
Sempozyuma fakülte akademisyenleri ve öğrenciler de katıldı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Bir konuyu istatistiklerle takip etmezsek o konuyu yönetemeyiz”
Sempozyumun açılış konuşması gerçekleştiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Klinik İletişimde Etkili Yöntemler” başlıklı sunum gerçekleştirdi. Tarhan; “Sağlıkta şiddetin küresel olarak Dünya Sağlık Örgütü rakamları var. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre sağlık çalışanlarının yüzde 62’si meslek hayatında en az bir kez şiddete maruz kalmış. Bu şiddet türlerinin en yaygın olanları sözlü istismar, tehdit yüzde 33, cinsel taciz ise yüzde 13 olarak belirtilmiş. Sağlık çalışanlarının yüzde 8 ila yüzde 32’si kariyerleri boyunca fiziksel şiddet yaşamaktadır. Bu oran genç ve tecrübesiz çalışanlar arasında oldukça yüksek. Sektörel karşılaştırmada sağlık çalışanlarının diğer sektörlerdeki çalışanlara göre 5 kat daha fazla şiddete maruz kalma riski taşıdığı görülüyor. Tüm iş yeri şiddetlerinin yüzde 73’ü sağlık sektöründedir. Dünya Sağlık Örgütünden yeni kayıtları aldım. Yüzde 73 büyük bir sayı. Türkiye’de 2022 yılında Beyaz Kod verileri paylaşılmamış. 2021 yılındaki Beyaz Kod verileri ise ilk 6 ayda paylaşılmış. Çalışanların Beyaz Kod sisteminde 9035 başvuru var. Yüzde 78 hukuki yardım sağlanmış. Günlük ortalama 2 Beyaz Kod bildirimi yapılmış. 2021’de tespit edilen 450 sağlıkta şiddet vakası mağdurlarının yüzde 43’ü hemşire ve yüzde 48’i hekim olmak üzere diğer sağlık çalışanları. 2023 verilerinde Beyaz Kod tarihi paylaşılmış, 16 ayda bir veriler. Bir konuyu eğer istatistiklerle takip etmezsek o konuyu yönetemeyiz. En önemli şey burada veri, doğru veri analizi ve o veriye göre eğitim verip farklı analiz ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Covid döneminde kahraman ilan edildiler, şimdi unutuldular
Sağlıklı iletişim varsa memnuniyetin yüksek olduğunun altını çizen Tarhan; “Sağlık çalışanlarında depresyon, anksiyete ve uykusuzluk psikolojik sorunlara yol açmaktadır. Covid-19 pandemisi sırasında da çalışanların yüzde 27’si depresyon ve anksiyete yüzde 33’ü ise uykusuzluk yaşamış. Yani sağlık çalışanları Covid döneminde kahraman ilan edildi, şimdi unutuldu. Şiddet, sağlık hizmetlerinin kalitesini düşürmekte ve hasta güvenliğini tehlikeye atmakta. Şiddet olduğu zaman sağlık hizmet kalitesi düşüyor, hasta güvenliğini tehlikeye atıyor. Tıbbi hataların artmasına yol açıyor. Dolayısıyla hastaya da zarar. Yani buradaki popülist politikaları o yüzden sorgulamak gerekiyor. Klinik iletişim nedir? Hasta ve sağlık çalışanı arasındaki ikili iletişimin yüzde 20’si verbal iletişim, yüzde 80’i nonverbal yani sözel olmayan iletişimdir. Bileşenleri dinleme, empati, açık iletişim, beden dili. Klinik iletişimde hasta memnuniyeti arasında ilişki çok anlamlı. Yani sağlıklı iletişim varsa memnuniyet yüksek oluyor. Klinik iletişimde güven ilişkisi gelişiyor, kaygı azalıyor, yanlış anlamalar önleniyor. Hasta yakınlarının tepkilerini düşürüyor, şiddet önleyici tampon görevi görüyor. Vaka örnekleri var. Acil serviste bekleme sürecine dair yapılan empatik bir açıklama sonucu hasta yakınlarının öfkesi yatıştırılıyor. Bu beyinde ayna nöronlarla ilgili. Yani soyut bir şey değil. Tamamen ayna nöronlarımız karşı tarafın ayna nöronlarıyla konuşuyor. Beynin hissettiği öfke, nefret, korku, sevgi gibi duygular varsa o duygular karşı tarafın beynindeki ayna nöronları harekete geçiriyor.” dedi.
“Doğru iletişim yatırım gerektiriyor”
Değer yargıları arttıkça iletişimde şefkat ve sosyal sermayenin artmış olduğunu belirten Tarhan; “Şiddeti tetikleyen iletişim hataları vardır. Tersleyip göz teması kurmama, açıklama yapmadan işlem uygulama, hastayı dinlememe gibi. Doğru iletişim yatırım gerektiriyor. Çünkü bu sosyal sermayedir. İletişim, sosyal sermayedir. Parasal sermaye yöntemleriyle yaklaşırız. Parasal sermayede optimal faydayı sağlamak gerekiyor. Burada maksimal fayda değil, optimal faydayı sağlamak için input modülasyonu, output modülasyonu yapılır. Havuzu büyütürsün. Sosyal sermayede havuzu büyütmek, ilişki geliştirmektir. Sosyal sermaye genişse o kadar etkin gücün ortaya çıkıyor. Yatırım yapmak iyi bir jenerasyonun karşılığını bulmaktır. Bir ayakkabı ustasının belirlediği en iyi ayakkabıyı yapması gibi. Yetkin insanlar da becerilerini en iyi yapar. Yani kendi sosyal becerilerini en iyi şekilde geliştirir. Ve bununla ilgili kanıtlar bunlar. Bunlar iletişim değerleri olarak belirtiyor yani insani değerler. Gardner’ın 1982'de tarif ettiği bu değerlerin nörobiyolojik karşılıkları bulundu. Kolberg'in rasyonel beyin mantıklı olmak, mantıklı analiz etmek, çözümlemek, hesaplama yeteneği. Sadece duygular, eylemler, sezgiler, sanatsal, estetik beğeniler. Bakıyoruz bunlar daha çok sağ beyinle ilgili iletişim değerleri. Yani sağ ve sol beyinle hareket edersek sadece sol beyinle akıllıca keskin, mühendis mantığıyla yaklaşırsak iletişim kuramayız. Sağ beynimizle hitap etmemiz gerekiyor. O da emosyonel beyin. Orada bilgelik var. 6 tane erdem var: Cesaret, insaniyet, adalet, ölçülülük, aşkınlık, yani kendini aşabilmek ve bilgelik. 24 tane de değer var. Bu değerleri beynimizde artıracağız. Bu değer yargılarını ne kadar artırırsak o kadar iletişim şefkatimiz artıyor, sosyal sermayemiz artmış oluyor. Bu eğitimle oluyor, doğuştan gelmiyor.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin: “Şiddet sadece sağlıkta değil, her yerde var”
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arif Aktuğ Ertekin, sağlıkta şiddet konusunu değerlendirdi. Ertekin; “Şiddet sadece sağlıkta değil, her yerde var. Dinimizde, siyasette, eğitimde, yolda, sokakta var. Merhabalaştığınız her yerde şiddet. Bu kadar yaygın bir şiddetin olduğu ortamda belli meslek gruplarını şiddetten arındırmak bence çok kolay değil. Son 20 yılda sağlık alanında çok güzel işler yapıldı ama şiddet konusunda çok büyük şeyler yapılabildi mi? Hayır. İnsanların beklentileri çok farklı. İnsanların beklentilerini artırmak sağlık alanında güzel bir şey ama burada da ayakları yere basan, realiteyle uyumlu gerçekler oluşturmak çok önemli. Biz işin sağlık tarafını yaparken bazı konular bizim dışımızda gerçekleşiyor. Burada karar vericiler maalesef ki biz değiliz.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Haydar Sur: “Her sene gündemimizde olacak”
Şiddetin toplumsal psikolojiyle ilgilenen herkesin sorumluluk alanına girdiğinden bahseden Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur; “Türkiye gibi şiddetin günlük hayatta sürekli kendini, toplumun ahlakını kemirdiği bir ortamda toplumsal psikolojiyle ilgilenen herkesin otomatikman sorumluluk alanına giriyor. Sağlıkta şiddet olduğu için biz de sağlıkçı olduğumuz için bizim de gündemimize girmiş oluyor. Uzun süredir buna ait birçok aktiviteler yapılmaktaydı. Her yıl bunun yenisi yapılacak ve her sene işin değişik boyutları gündemimizde tartışma konusu olacak. İnşallah bu ülke şiddet meselesinden kurtuluncaya kadar da böyle devam edecek diye düşünüyoruz.” dedi.
‘Sağlık Hizmetlerinde Giderek Büyüyen Sorun: Şiddet’ ele alındı
“Sağlık Hizmetlerinde Giderek Büyüyen Sorun: Şiddet” başlıklı ilk oturumun başkanlığını Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Mehmet Zelka yaptı. Bu kapsamda:
-Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Gürkan Sert “Sağlıkta şiddet durumunda hastaya bakım vermeyi reddetme (mevzuat ve tıp etiği),
-Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları ABD öğretim üyesi Prof. Dr. Cemal Onur Noyan “Beyaz Kodun Anatomisi: 5N 1K”,
-Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölüm Başkanı Doç. Dr. Özge Uğurlu ise “Sağlık Kurumlarında Şiddetle Mücadelede Kriz Yönetimi: Risk mi. Çözüm mü?)” başlıklı sunum gerçekleşirdi.
Soru cevap yapılmasının ardından ilk oturum sona erdi.
“Sağlıkta Şiddetin Önüne Geçilmesi İçin Yapılması Gerekenler” tartışıldı
Etkinliğin “Sağlıkta Şiddetin Önüne Geçilmesi İçin Yapılması Gerekenler” başlıklı ikinci oturumunda ise oturum başkanlığını Kocaeli Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Günsel gerçekleştirdi. Bu kapsamda:
- Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur “Sağlık Hizmetlerinde Şiddet Meselesi”,
- ISSCA Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Salih Yıldırım “Sağlıkta İletişim: Cleveland Clinic modeli”,
- Üsküdar Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Gamze Kağan ise “Sağlık Hizmetlerinde Şiddette İletişim Becerilerinin Önemi” başlıklı sunum gerçekleştirildi.
Sempozyum teşekkür belgesi takdimi ve toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
- En son haberler
- “Kardeşim Ol” projesiyle deprem bölgesindeki öğrencilere destek amaçlanıyor16 Mayıs 2025
- Göz sağlığı taramasının ikinci ayağı NP Sağlık yerleşkesinde gerçekleşti16 Mayıs 2025
- İFİG Sempozyumu Azerbaycan medyasında16 Mayıs 2025
- Tarhan: “Değerler Eğitimi” nin yönetimi ‘Pozitif Psikoloji’ dir…16 Mayıs 2025
- Uzayın, astronotların bağışıklık sistemi üzerine etkisi belirlendi!16 Mayıs 2025
- Kabızlığa karşı en etkili silah: Su, lif ve hareket!16 Mayıs 2025
- Türkiye’nin marka ve temsilcileri Üsküdar Kariyer Günlerinde…16 Mayıs 2025
- Adli bilimler bölümü velileri Prof. Dr. Sevil Atasoy ile bir araya geldi15 Mayıs 2025
- Sosyal medya artık oyun alanı değil, gelir kapısı!15 Mayıs 2025
- Hafif otizmde de multidisipliner yaklaşım önemli…14 Mayıs 2025