Şizofreni erkeklerde daha erken başlıyor!
Şizofreninin, düşünce, algı ve davranışları etkileyen kronik bir ruhsal bozukluk olduğunu belirten uzmanlar, biyolojik, genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık etkileşimi sonucu ortaya çıktığını söylüyor.
Şizofreninin halüsinasyonlar, sanrılar, motivasyon eksikliği ve bilişsel zorluklarla kendini gösterebildiğini aktaran Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, “Hastalık genellikle ergenlik dönemi sonları ile erken yetişkinlik arasında yani 15-30 yaş aralığında ortaya çıkar ve belirtiler erkeklerde kadınlara göre daha erken başlayabilir.” dedi.
Erken tanı ve uygun tedavinin, belirtilerin yönetilmesine ve hastalığın şiddetinin azaltılmasına yardımcı olabileceğine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, multidisipliner bir yaklaşım, ilaç tedavisi, psikoterapi ve aile desteği ile hastaların yaşam kalitesinin artırılabileceğini dile getirdi.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, şizofreni hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.
Şizofreni, bireyin dünyayı algılama biçimini etkileyebiliyor!
Şizofreninin, düşünce, algı, duygu ve davranış bozuklukları ile karakterize, genellikle kronik seyirli bir zihinsel sağlık bozukluğu olduğunu dile getiren Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, “Gerçeklik algısında bozulmalar, yanılgılı düşünceler (çoğunlukla sanrılar) ve gerçekte var olmayan şeyleri görme veya duyma gibi belirtilerle kendini gösterir. Şizofreni, bireyin dünyayı algılama ve ona tepki verme biçimini önemli ölçüde etkileyebilir.” dedi.
Erkeklerde kadınlara göre daha erken başlayabiliyor!
Şizofreni belirtilerinin, genelde ‘pozitif belirtiler’, ‘negatif belirtiler’ ve ‘bilişsel bozukluklar’ şeklinde sınıflandırıldığını aktaran Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, “Pozitif belirtiler arasında halüsinasyonlar, sanrılar, dağınık düşünce ve düzensiz davranışlar yer alır. Motivasyon eksikliği, sosyal geri çekilme, duygusal ifadesizlik ve iletişimde zorluklar negatif belirtiler sınıfında ve dikkat dağınıklığı, karar verme zorluğu ve yürütücü işlevlerde bozulma ise bilişsel bozukluklar sınıfında değerlendirilir.” dedi.
Hastalığın genellikle ergenlik dönemi sonları ile erken yetişkinlik arasında yani 15-30 yaş aralığında ortaya çıktığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, belirtilerin erkeklerde kadınlara göre daha erken başlayabileceğini söyledi.
Şizofreni birçok faktörden kaynaklanabilir!
“Şizofreninin kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte hastalık, biyolojik, genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık etkileşimi sonucu ortaya çıkar.” diyen Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin bu faktörleri şöyle açıkladı:
“Şizofreni hastası bir ebeveyni veya birinci derece yakını olan kişilerde hastalık gelişme riski yüzde 10 civarındadır. Tek yumurta ikizlerinde bu oran yüzde 40-50’lere kadar çıkabilir. Beyindeki dopamin ve glutamat gibi nörotransmitterlerin dengesizliği şizofreni ile ilişkilidir. Doğum öncesi enfeksiyonlar, stres, travma, çocuklukta ihmal veya istismar gibi durumlar hastalık riskini artırabilir.”
Erken müdahale ve tedaviyle şizofreninin şiddetini azaltmak mümkün!
Şizofreniyi tamamen önlemenin mümkün olmamakla birlikte erken tanı ve uygun tedavi ile belirtilerin
yönetilebileceğini ve hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılabileceğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, “Araştırmalar, erken müdahale ve tedavinin atakların sıklığını ve şiddetini azaltılabileceğini, kötüleşme riskini düşürebileceğini, uzun dönemde hastaneye yatış oranlarını azaltabileceğini ortaya koyuyor.” dedi.
Tedavinin genellikle ilaç tedavisi, psikoterapi, aile desteği ve sosyal beceri eğitimlerini içerdiğini sözlerine ekleyen Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, multidisipliner bir yaklaşımın şizofreni yönetiminde kritik önem taşıdığını vurguladı.
Uygun tedavi ve destek şizofreni hastalarının yaşam kalitesini artırabilir
Şizofreni tanısı alan bireylerin yaşam kalitesini etkileyen birçok faktör olduğunu aktaran Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, sözlerini şöyle tamamladı:
“Tedavi planına sadıklık, belirtilerin yönetimi ve nükslerin önlenmesi için kritik önem taşır. Aile ve yakın çevrenin desteği, bireyin sosyal işlevlerini korumasına yardımcı olur. Yüksek stres düzeyleri belirtileri kötüleştirebilir. Bu nedenle, stres azaltıcı teknikler ve düzenli bir yaşam rutini büyük önem taşır. Hem bireyin hem de ailesinin hastalık hakkında bilgi sahibi olması, hastalığı daha etkili yönetmelerine yardımcı olur.
Şizofreniyle yaşayan bireyler, uygun tedavi ve destekle sosyal hayata katılım sağlayabilir ve yaşam kalitelerini artırabilir.”
- En son haberler
- Şizofreni erkeklerde daha erken başlıyor!30 Ocak 2025
- Çocukların kafa travması geçirme riski daha fazla!30 Ocak 2025
- Vücudumuzda biriken gizli tehlikeye dikkat!30 Ocak 2025
- Liseliler Üsküdar’ın laboratuvarlarında…29 Ocak 2025
- Kötülük kötü değildir eğer…29 Ocak 2025
- Menopoz ağız ve diş sağlığını da olumsuz etkiliyor29 Ocak 2025
- Üsküdar Üniversitesi’nden 2025 “Aile Yılı” nda “Aile Manifestosu” hatırlatması!29 Ocak 2025
- Üsküdar Üniversitesi sosyal inovasyon projeleri için Katar’da…28 Ocak 2025
- Bilim insanının kişisel imajı bilimin önüne geçmemeli!28 Ocak 2025
- Düzenli ve yeterli uyku, ruhsal dayanıklılığın temeli27 Ocak 2025