Gerilim tipi baş ağrısı 7 yaşında başlıyor!

Abone ol

google news logo
Giriş22 Mart 2024

Çocuklarda az uyku ve fazla ekran migrene neden oluyor!

Gerilim tipi baş ağrısı 7 yaşında başlıyor!

Baş ağrılarının çocukluk yaş grubunda yaşam boyu görülme sıklığının yüzde 88 olduğunu ifade eden uzmanlar, ergenlik döneminde kızların daha çok baş ağrısı çektiğini söylüyor. Çocuklarda en sık görülen akut tekrarlayıcı baş ağrısının migren olduğunu dile getiren Çocuk Nöroloğu Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, “Migren görülme sıklığı 7 yaşa kadar yüzde 2,5 iken, 10 yaşından sonra yüzde 5’lere çıkıyor.” dedi.

Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, 5-15 yaş arası her 9 çocuktan birinde migrenin nedenlerinin daha az uyku, daha fazla TV veya bilgisayar ve okul problemleri olduğunu söyledi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANstanbul Hastanesi Çocuk Nöroloğu Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, çocuklarda baş ağrısı konusunda bilgi verdi.

Ergenlikte kızların başı daha çok ağrıyor

Baş ağrılarının çocukluk yaş grubunda en sık hastaneye başvuru yapılan nörolojik bozukluklar olduğunu ifade eden Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, “Baş ağrılarının çocukluk çağında yaşam boyu görülme sıklığı yüzde 88’dir. 7 yaşına kadar kız ve erkek oranı eşit. Ergenlikte ise bu oran kız çocuklarında artıyor.” diye konuştu.

Çocuklarda baş ağrısının semptomlarının yetişkinlerden farklı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, “Yüzde 6-15’i ciddi bir nörolojik durumdur.” dedi.

Birincil baş ağrıları migren ve gerilim tipi

Baş ağrılarının sınıflandırılmasının 2’ye ayrıldığını, birincil yani primerin; migren, gerilim tipi baş ağrısı, trigeminal otonomik sefaljiler ve diğer primer baş ağrısı bozuklukları olduğunu kaydeden Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, ikincil yani sekonderde ise; SSS infeksiyonları, hidrosefali, tümörler, İKK, posttravmatik ve idyopatik intrakraniyal hipertansiyon ile sinüzit, üst solunum yolu enfeksiyonu ve diş çürükleri nedenli baş ağrıları olduğunu kaydetti.

Çocuklarda da migren var mı?

Çocuklarda en sık görülen akut tekrarlayıcı baş ağrısının migren olduğunu söyleyen Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, “Migren görülme sıklığı 7 yaşa kadar yüzde 2,5 iken, 10 yaştan sonra yüzde 5’lere çıkıyor.” dedi.

5-15 yaş arası her 9 çocuktan birinde migrenin nedenlerinin daha az uyku, daha fazla TV veya bilgisayar, toplumda daha fazla güvensizlik duygusu, daha fazla şiddet ve okul problemleri olduğunu anlatan Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, çocuklarda migrenin ortalama 2-72 saat arasında sürdüğünü, aktivite ile kötüleştiğini ya da aktiviteden kaçınmaya neden olduğunu, migrene bulantı ve kusmanın eşlik ettiğini ifade etti.

Çocuklarda Vertigo…

Çocuklarda vertigonun varlığına da işaret eden Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, “Herhangi bir uyaran olmaksızın kendiliğinden başlayan, bilinç kaybı yapmayan dakikalar ve saatler içinde kendiliğinden düzelen şiddetli baş dönmesi ataklarıdır. Bu duruma, bir veya her iki gözde istemsiz titreme hareketi, kol ve bacaklardaki kas kontrolünü kaybetmeye neden olan koordinasyon eksikliği (ataxi), kusma ve solgunluk durumu da eşlik eder.” dedi.

Migralepsi nedir?

Çocuklarda görülen migralepsinin migren aurasının bir saat içinde epileptik nöbete dönüştüğü klinik olayı tanımladığını dile getiren Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, “Baş ağrısı nöbetin tek belirtisidir. Ağrının spesifik bir klinik özelliği yoktur. Ağrı genellikle birkaç saniye ile birkaç dakika sürüyor. Nadiren saatlerce sürebilen ağrılar oluşturuyor. Migren veya gerilim tipi baş ağrısını taklit eden bir durum söz konusu.” diye konuştu.

Gerilim tipi baş ağrısı kaç yaşında başlıyor?

Çocukluk yaş grubunda gerilim tipi baş ağrısının görülme sıklığının yüzde 5-25 olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, “Başlangıç yaşı ortalaması 7 yaştır. 30 dakika ile 7 gün arasında sürüyor. Bu tip baş ağrısında zonklama, bulantı, kusma, fotofobi, fonofobi ve aura yoktur. Gerilim tipi baş ağrısı psikososyal faktörler ve anksiyeteyle tetikleniyor.” dedi.

Düzenli ve yeterli uyku baş ağrılarını önlüyor

Baş ağrısında akut atak tedavisinin; sessiz bir odada dinlenme veya uyuma, mümkün olan en erken dönemde ve uygun dozda ilaç tedavisi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Dilara Füsun İçağasıoğlu, düzenli ve yeterli uyku, düzenli ve yeterli yemek ve sıvı alımı, düzenli egzersiz, gevşeme ve stresin azaltılmasının da tedavide uzun süreli olumlu etkilerine işaret etti.