Mükemmeliyetçilik ertelemeyi besliyor!

Abone ol

google news logo
Giriş27 Ekim 2025

Mükemmeliyetçilik, çoğu zaman motivasyon gibi görünse de kişinin üzerindeki baskıyı artırdığını ve yaşam kalitesini düşürdüğünü belirten uzmanlar, mükemmeliyetçiliğin erteleme ile doğrudan ilişkili olduğunu söylüyor.

Özellikle uyumsuz mükemmeliyetçilikte, hata yapma korkusunun işleri başlamadan ertelemeye yol açtığını ifade eden Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Bir başka deyişle; ‘Başlamazsam başarısız da olmam’ düşüncesi hakimdir. Bu mantık, kişiyi kısa vadede kaygıdan korur, fakat uzun vadede daha yoğun stres, zaman baskısı ve özgüven kaybına yol açar.” dedi. Farkındalığın bu döngüyü kırmanın ilk adımı olduğunu vurgulayan Demir, ertelemenin, geçici bir kaçış yolu olabileceğini, ancak kendi kusurlarımızla barıştığımızda hem üretkenliğimizin hem de yaşam doyumumuzun artacağını kaydetti.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, mükemmeliyetçilik ve erteleme davranışının psikolojik nedenleri, sonuçları ve bunlarla başa çıkma yolları hakkında bilgi verdi.

Mükemmeliyetçi kişi kendi zihninde yarattığı ‘kusursuzluk ideali’ ile mücadele eder!

Mükemmeliyetçiliğin, kişinin kendi hayatında ve işlerinde ‘hatasız’ olma arzusuyla şekillenen bir düşünce tarzı olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Yüzeyde bakıldığında motive edici gibi görünse de, aslında çoğu zaman kişinin üzerindeki baskıyı artıran, özgürlüğünü kısıtlayan ve yaşam kalitesini düşüren bir eğilimdir.” dedi.

Psikolojide mükemmeliyetçiliğin, sadece yüksek standartlar koymak olmadığını, aynı zamanda hata yapma korkusu, eleştirilme kaygısı ve ‘yeterince iyi’nin asla kabul edilmemesi gibi özellikleri de kapsadığını vurgulayan Demir, “Kişi sürekli daha fazlasını ister, ancak ulaştığı hiçbir sonuç ona huzur vermez. Filozof Epiktetos’un söylediği gibi; ‘İnsanı rahatsız eden şeyler olaylar değil, onlar hakkındaki düşünceleridir.’ Mükemmeliyetçi kişi de çoğu zaman gerçeğin kendisiyle değil, kendi zihninde yarattığı ‘kusursuzluk ideali’ ile mücadele eder.” şeklinde konuştu.

İşin büyüklüğü veya mükemmel olma zorunluluğu, başlamayı tehditkâr kılabiliyor!

Ertelemenin (prokrastinasyon), yapılması gereken bir işi bilinçli olarak geciktirme davranışı olduğunu aktaran Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Basitçe ‘tembellik’ değildir. Çoğu zaman kişinin zihninde, işin büyüklüğü ya da mükemmel olma zorunluluğu o kadar ağırdır ki, başlamak tehditkâr gelir.” dedi.

Ertelemenin özellikle hangi durumlarda sık görüldüğüne değinen Demir, “Belirsizliğin çok olduğu görevlerde, kişinin yüksek kaygı hissettiği işlerde ve sunum, sınav, rapor gibi sonucun dışarıdan değerlendirileceği durumlarda erteleme davranışına sıkça rastlanır.” açıklamasını yaptı.

Hata yapmaktan korkmak, bir işe başlamadan ertelemeye neden oluyor!

Araştırmaların, mükemmeliyetçiliğin erteleme ile doğrudan ilişkili olduğunu gösterdiğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Özellikle ‘uyumsuz mükemmeliyetçilik’ olarak tanımlanan türünde kişi, hata yapmaktan öylesine korkar ki, işi başlamadan ertelemeyi seçer.” dedi.

Bu şekilde kişinin, aslında başarısızlıkla yüzleşmekten de kaçmış olduğuna işaret eden Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir başka deyişle; ‘Başlamazsam başarısız da olmam’ düşüncesi hakimdir. Bu mantık, kişiyi kısa vadede kaygıdan korur, fakat uzun vadede daha yoğun stres, zaman baskısı ve özgüven kaybına yol açar.
Öğrenciler ve çalışanlarda görülen alanlara baktığımızda öğrenciler için tez yazımı, sınavlara hazırlık, ödev teslimi gibi süreçlerde mükemmeliyetçilikten kaynaklanan erteleme sık rastlanır. Çalışanlar da ise sunum hazırlıkları, raporlar, e-posta yazımı hatta toplantılara katkı sunma gibi görevlerde kişi ‘yeterince iyi değilim’ kaygısıyla işi erteler.”

Değişimin ilk adımı farkındalık!

Kişinin kendi mükemmeliyetçi düşüncelerini fark ettiğinde, erteleme ile başa çıkma şansının arttığını ifade eden Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Çünkü farkındalık, değişimin ilk adımıdır.” dedi.
Farkındalığı artırmak için yapılabilecekler hakkında bilgi veren Demir, “Kusursuzluk yerine, işlevsel ve yeterli olanı kabul etmek gerekir. Yani ‘yeterince iyi’ kavramı benimsenmeli. Görevleri parçalara ayırarak büyük resmi değil, küçük adımları görmek kaygıyı azaltır. Bir işe sonsuz vakit ayırmak yerine, belirli bir sürede tamamlamak için hedef belirlenmeli. Hata yapmak öğrenme sürecinin parçası olarak görülmeli. Bir şarkının sözlerinde ‘yaralarımızdan ışık sızar’ ifadesi geçer. Hata yapmak, çoğu zaman gelişimin kapısını aralar. Mükemmeliyetçilik yoğun kaygı, tükenmişlik ya da depresyon ile birlikteyse bir klinik psikolog desteği oldukça faydalı olur.” önerilerinde bulundu.

Yaşamın özü kusursuzluk değil, tamamlanmamış ama ilerleyen bir süreç…

Mükemmeliyetçiliğin çoğu zaman bir ‘altın kafes’ olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Parıldar ama içinde sıkışıp kalırız. Erteleme ise bu kafesten çıkmak için seçtiğimiz geçici ama yanıltıcı bir kaçış yoludur.” dedi.

Oysa yaşamın özünün kusursuzluk değil, ‘tamamlanmamış ama ilerleyen bir süreç’ olduğunun altını çizen Demir, “Kendi kusurlarımızla barışabildiğimizde, ertelemek yerine adım atabilir; hem üretkenliğimizi hem de yaşam doyumumuzu artırabiliriz.” diyerek sözlerini tamamladı.