Prof. Dr. Tarhan’dan mutluluğun reçeteleri
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Ramazan ayı, dua, ibadet ve iyi oluşa ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yaşadığımız çağda insanın rasyonel inanca ihtiyacı olduğunu belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, inancın kişinin en doğal ihtiyaçlarından biri olduğunu vurguluyor. Dua etmenin hem psikolojik hem de fiziksel faydaları olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir kimse dua ettiği zaman ‘Ben yalnız değilim, benim ihtiyacımı bilen biri var, benim sesimi duyan biri var, benim derdime çare olacak birisi var’ diye düşünüp ona sığındığı zaman bir iyilik hali ortaya çıkıyor.” dedi. Haz, huzur dengesine de dikkat çeken Tarhan, huzurun en iyi antidepresan olduğunu sözlerine ekledi…
Prof. Dr. Tarhan’dan mutluluğun reçeteleri: “En iyi antidepresan, huzur…”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Ramazan ayı, dua, ibadet ve iyi oluşa ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İnsanın diğer canlılardan farklı olarak bilince sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Diğer canlılar varoluşunu sorgulamıyor, özgür iradeleri yok. Bilinç ve bilinçsel kimlik yok ama insanda bilinç var. Bilinç akıldan da daha üstündür. Ruh var, akıl var, bir de üzerinde bilinç var. Ben kimim? Nereye yönelmeliyim? Niçin yönelmeliyim soruları soruyor. Neden varım, neden yaşıyorum diyor. Sonsuzluğun sonu var mı diyor. Hayatın sonunda ne yapacağım diyor. İnsan dışındaki diğer canlıların genetik kodları ve davranış psikolojileri incelendiğinde karnı doyduğu zaman, temel ihtiyaçlarını karşıladığı zaman gayet huzurludur. Bir aslan toksa 15 saat uyur. Avlanır tekrar uyur. Ne zaman aç kalırsa o zaman huzursuzlaşır ve o zaman harekete geçer. Bütün canlıları harekete geçiren en önemli şey açlıktır fakat insanı harekete geçiren tek şey açlık değildir.” dedi.
İnsanın hayal kuran bir varlık olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsan hayal kuruyor, gelecek projeksiyonu oluşuyor. Hedef belirliyor, elde etmeye çalışıyor ve beklentisi yüksek oluyor. Sahip oldukça daha fazlasını istiyor.” dedi.
Şükretmek pozitif duadır
İbadet etme ve duanın insan için bir ihtiyaç olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İhtiyaç olmayınca talep oluşmuyor. İnsanın doğa ile ilgili ihtiyacı oluşması gerekli ki insan dua etsin. Bu tarz dualar genelde ortalama bir insanın duasıdır, buna negatif dua deniyor. Negatif duada kişi zora düştüğü zaman dua ediyor. İhtiyacı olduğu zaman dua ediyor. İdeal dua kişinin sahip olduğu şeylere hep şükretmesidir. Buna nimetten mümine gitmek deniyor yani nimetten nimeti verene gitmek deniyor. Şükretmek duadır. Kur’an-ı Kerim’e bakın en çok geçen hamd kelimesidir. Allah’a hamd etmektir. Bu aslında duadır. Mesela insan oturup bir çayı içtiği zaman ya da sıcak havada soğuk bir su içtiği zaman o anda hamd etmesi, işte bir duadır. Bu dualar pozitif dualardır.” dedi.
İnsanlık tarihinde içerisinde bulunduğumuz dönem kadar şükürsüz bir dönem olmadığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Modernite insanlığın beklenti düzeyini yükseltti. Hep daha çok, daha çok diyerek insandaki beklenti düzeyi yükseldikçe insanın yardım arama ihtiyacı da düşüyor. Ama Covid-19 ne yaptı? Her şeyi tersine çevirdi. Bizi allak bullak etti. Covid-19 çok ciddi bir dönüşüme sebep olacak gibi görünüyor. Doğru bir pozisyon alanlar için yani yeniden kendini yenileme gerekçesi olacak gibi.” dedi.
Duada kişinin sahip olduğu şeylerin kıymetini bilmesi ve bunu fark etmesi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu durumu travma sonrası büyüme olarak tanımlıyoruz. Bir de yüksek dualar vardır. Bu dualar birisinin gıyabında yapılan dualardır. Mesela bir annenin babanın çocuğuna, çocuğun anne babasına, akrabalarına, yakınlarına dua etmesi vardır. Bizim dinimizin güzel öğretilerinden birisidir. İnsan öldükten sonra üç defter kapanmazmış. Birisi ilim öğretenlerin, insanlar ondan faydalandıkça sevap defteri kapanmıyor. Vefat ettikten sonra da o yazılıyor. İkincisi akarlar yaptıranların, atalarımız çok fazla yaptırmış. Çeşmeler, kervansaraylar, vakıflar vs. onlarla sırf vefat ettikten sonra da hayırla yad edilmek gibi bir niyetle hiç dünyasal düşünmemişler. Ölümden sonrasının devam edeceği şekilde üçüncüsü de hayırlı evladın anne babaya vefat ettikten sonra da anne babada hayırlı evlat defteri kapanmaz. Onun yaptığı hayırlı işler anne ve babaya da yazılıyor. Bütün bunların hepsi bizim duanın kapsamına giren dualardır.” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bir de kötü dualar olduğunu belirterek bunların da beddualar olduğunu ve başkalarının kötülüğü için dua edildiğini, bu duaların da bazen tuttuğunu söyledi.
Dua etmenin hem fizyolojik hem psikolojik faydası olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Duanın psikolojik faydası vardır. Bir kimse dua ettiği zaman ‘Ben yalnız değilim, benim ihtiyacımı bilen birisi var, benim sesimi duyan birisi var, benim derdime çare olacak birisi var, bana merhametli yaklaşan birisi var, her şeye gücü yeten birisi var, çok cömert, ikram sahibi birisi var’ diye düşünüp ona sığındığı zaman bir iyilik hali ortaya çıkıyor.” dedi.
Budist rahiplerde yapılan deney, fizyolojik etkileri ortaya koydu
Duanın fizyolojik yararını ortaya çıkaran deneysel çalışmalar da olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:
“Meditasyonla ilgili Budist rahipler üzerinde deneyler yapılıyor. Bu deney aynı zamanda 90’lı yıllarda psikolojide devrim yapan deneylerden birisidir. 256 elektrot Budist rahibin başına takılıyor. Tam meditasyon olduğu zaman beyinde ne oluyor? Beynin hangi bölgesi aktif hale geçiyor, o anda o kişi ne hissediyor, tüm bunlara bakılıyor. O kişi o meditatif eylem esnasında ne yaşıyor? Mesela sema da bir meditasyondur. Tasavvuftaki ritüeller de birer meditasyondur. O meditasyonlarda kişi meditatif derinliğe ya da transa girdiği zaman üç tane özellik ortaya çıkıyor. Birincisi kişi, bütün sorularına cevap bulmuş gibi hissediyor. İkincisi bütün istekleri giderilmiş gibi hissediyor. Üçüncüsü ise bütün ihtiyaçları karşılanmış gibi hissediyor. Bu üç özellik ortaya çıkıyor. O anda beyinde mutlulukla alakalı alanlar aktif hale geçiyor ve o anda hazla birlikte büyük kişilik sınırlarının ortadan kalktığını hissediyor. Bu da çok önemlidir.”
Kişi yalnız olmadığını hissettiğinde güvende hissediyor
Kişilik sınırları ortadan kalktığı zaman kişinin daha büyük bir gücün parçası olduğunu hissettiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir çocuk ‘Ben annemin bir parçasıyım’ dediği zaman kendini güvende hisseder. Çocuk bir şeyden korkar hatta annesinden dayak yiyeceğinden korkar annesine sığınır, rahatlar. Duanın psikolojik faydası budur. Kişi yalnız olmadığını hissettiğinde iç dünyasında güvenli alan oluşturur. Ben güvendeyim duygusunu oluşturur” dedi.
Günümüzde Almanya, Fransa ve Kuzey Avrupa ülkelerinde yapılan çalışmalarda toplumun yüzde 50’ye yakınının dini kabul etmediğini, deist olduğunu belirttiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir kriz yaşamamışlar. Hep konfor içinde büyümüşler. Bunlar baby boomer kuşağıdır. İkinci dünya savaşından sonra dünyada doğum patlaması olmuş onun için o kuşağa öyle diyorlar. İkinci dünya savaşından sonra yani 1946 ile 1964 arasında doğan kuşağa deniliyor. O kuşak birçok şeyi kolay elde ettiği için öyle bir şey oluşmuş. Bizim Tanrıya ihtiyacımız yok gibi düşünüyorlar ama kendilerini yalnız hissettikleri zaman da bu sefer çözüm bulamıyorlar. Onun için İngiltere’de 2018’de Yalnızlık Bakanlığı kurdu. Japonya 3 Mart 2021’de yeni kurdu” dedi.
İnsanın rasyonel inanca ihtiyacı var…
Yaşadığımız çağda insanın sığınacak yer aradığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “O zaman sığınacak tek bir şey kaldı: Tevhit. Onun için bizim rasyonel inanca ihtiyacımız var. Akla uygun inanca ihtiyacımız var. Rasyonel inanç olursa kişiler o zaman yalnızlığı giderirler ama rasyonel bir inancı olmayan kimse dua edemez ki zaten. Edemez, niye etsin? Ancak uçak düşerken eder, kötü durumda eder o da artık son çare yapılan duadır” dedi.
“Huzur, en iyi antidepresandır…”
Günümüzde İslamiyet’in özünden uzaklaşıldığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Şu anda biz İslam’ı kutsallaştırmışız. İslam’ın şeklini kutsallaştırmışız. Gerçek Müslüman olmamız lazım. O ahlakla olur. İbadet şekil zarftır. Mazruf ahlaktır. Ahlakın özü de duadır. Duanın özü de niyettir. Kulluğun özü de duadır. Niyetimiz eğer ‘Bizi, kâinatı yaratan bir güç var, beni duyuyor, beni biliyor, bana yardım edebilir’ demekse onun verdiği haz huzur haline dönüşüyor. Modernite, madde ile verdiği hazla uyuşturuyor. Yarışarak haz buluyorsun onda. Hazzın huzura dönüşmesi için muhakkak bu hazzın sürdürülebilir olduğunun görülmesi gereklidir. Kalıcı olduğunu görmesi gereklidir. Bu ancak tevhit inancı ile olur. Bir haz kaybolmayacak, bu haz sonsuz. Bir güç var beni duyuyor, beni biliyor, benim her ihtiyacıma cevap veriyor dediği an onun verdiği huzur, en iyi antidepresandır.” dedi.
- En son haberler
- Kanseri önlüyor, kalbi ve ruh sağlığını koruyor…20 Kasım 2024
- Ortez ürünlerini birebir tanıma fırsatı yakaladılar20 Kasım 2024
- Prof. Dr. Sevil Atasoy, BM Uluslararası Narkotik Kontrol Kurulu'na katıldı19 Kasım 2024
- Atom meyve suları bağışıklığı güçlendiriyor ama tüketirken dikkat!19 Kasım 2024
- TMS yöntemi Alzheimer’a umut olabilir mi?18 Kasım 2024
- Üsküdar Üniversitesi, G20 Neuroscience20 Zirvesi’nde Türkiye’yi temsil etti!18 Kasım 2024
- İnsan, hayvan ve çevre sağlığını içeren ‘tek’ sağlık sorunu: Antibiyotik direnci16 Kasım 2024
- İyilik yapan, iyilik görenden daha mutlu oluyor!16 Kasım 2024
- Elektronik sigara gençleri tehdit ediyor kanser riskini arttırabiliyor15 Kasım 2024
- Dünya Ergoterapi Gününde 4’üncü Kanıta Dayalı Ergoterapi Uygulamaları etkinliği gerçekleştirildi15 Kasım 2024