T-FNS ile nörolojik hastalıklarda yeni umut!

Abone ol

google news logo
Giriş21 Mayıs 2025

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Barış Metin, ışıkla çalışan yeni bir tedavi yöntemi olan t-FNS'yi tanıttı. Bu fotobiyomodülasyon temelli yöntemin, mitokondrileri uyararak hücre enerjisini ve kan akışını artırdığını ifade eden Metin, beyin de dahil olmak üzere birçok bölgede etkili olduğu gözlemlenen t-FNS’nin, demans, otizm, Parkinson ve travmatik beyin hasarı gibi çeşitli nörolojik hastalıklarda umut vadeden klinik bulgular sunduğunu vurguladı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Barış Metin, t-FNS (transkraniyal foton nörostimülasyonu) adlı fotobiyomodülasyon temelli tedavi yönteminin nasıl çalıştığını ve çeşitli nörolojik durumlar üzerindeki potansiyel olumlu etkilerini anlattı.

t-FNS: Işıkla hücre enerjisini ve kan akışını artıran tedavi

t-FNS’nin, fotobiyomodülasyon temelli bir tedavi yöntemi olduğunu aktaran Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Barış Metin, “Fotonlara duyarlı hücresel yapılar, özellikle mitokondriler yoluyla uyarılır. Bu yöntemde, iyonlaştırıcı olmayan elektromanyetik enerji kullanılarak fotokimyasal değişiklikler tetiklenir. Mitokondriler, özellikle kızılötesi fotonlara duyarlıdır. Hücresel düzeyde bu ışık, ATP üretiminde görevli mitokondriler tarafından emilir.” dedi.

Buna ek olarak, reaktif oksijen türlerinin (ROS) üretiminin de tetiklendiğini dile getiren Metin, “Bu süreç, bazı genlerin aktivasyonuna yol açar. Mitokondriler aynı zamanda hücreler arası iletişimi de sağlar. Ayrıca önemli bir molekül olan nitrik oksit salınımı da artar. Nitrik oksit, damarların genişlemesini (vazodilatasyon) sağlar, böylece hücrenin enerji düzeyi artar. Bu etki, hem gen ifadesinin değişmesine hem de ilgili bölgeye kan akışının artmasına neden olur. Sonuç olarak, uygulama yapılan bölgenin aktivasyonu değişir.” açıklamasını yaptı.

Kızılötesi ışıkla hücresel onarım ve gelişmiş kan dolaşımı

İlk olarak, düşük seviyeli görünür ve kızılötesi ışığın (NIR) mitokondriler tarafından emildiğini ve enerjinin, hücresel kullanım için ATP’ye dönüştürüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Barış Metin, “İkinci olarak, gen transkripsiyonunu etkileyerek hücresel onarım ve iyileşmeyi destekleyen oksidanlar (ROS) oluşur. Son olarak, nitrik oksit (NO) tarafından bloke edilen solunum zinciri açılır ve NO tekrar salınır. Bu molekül, vücuttaki hücreler arasında sinyallerin iletilmesini sağlar. Ayrıca damarları genişleterek kan dolaşımını artırır.” ifadelerini kullandı.

Genel kanının aksine, beyin ışığa tamamen geçirimsiz değil…

Genel kanının aksine, beynin ışığa tamamen geçirimsiz olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Barış Metin, “Özellikle kızılötesi ışınlar beyin yüzeyindeki korteksi uyarabilir. İnsanlar ‘NIR’ dendiğinde genellikle bir nörogörüntüleme yöntemi olan fNIRS’i düşünür. fNIRS de benzer bir ışık kullanır ama farklı olarak doku tarafından emilen ışık miktarını da ölçer.” dedi.

fNIRS ile dokuda ne kadar ışığın absorbe edildiğinin analiz edildiğini sözlerine ekleyen Metin, “Oksijenli ve oksijensiz hemoglobin kızılötesine yakın dalga boylarını farklı oranlarda emer. Bu farktan yola çıkarak, belirli bir noktadaki deoksihemoglobin düzeyi ölçülebilir. Bu da hücre aktivitesi hakkında dolaylı bilgi verir. fNIRS, fonksiyonel MR kadar detaylı olmasa da benzer bir mekanizma ile çalışır. EEG cihazı gibi kafaya kızılötesi ışık veren sensörlerin yerleştirildiği bir sistemdir.” şeklinde konuştu.

Nazal elektrot, beynin alt kısmında yer alan orbitofrontal korteksi uyarıyor

Nöromodülasyon cihazının, prefrontal korteksi uyaracak şekilde yerleştirilmiş elektrotlar içerdiğini belirten Prof. Dr. Barış Metin, “Önde 12, sağ ve solda parietal bölgeleri uyaran elektrotlar bulunur. Ayrıca arka beyin orta hattını uyaracak 2 elektrot ile birlikte burun içine yerleştirilen bir nazal elektrot da vardır. Nazal elektrot, beynin alt kısmında yer alan orbitofrontal korteksi uyarır. Bu cihaz, beynin dinlenme halindeyken aktif olan ve içsel düşünce, hayal kurma gibi işlevlerden sorumlu olan ‘default mode network’ (DMN) yapısını hedef alır.” dedi.

t-FNS cihazının ise özellikle DMN bölgeleri ve orbitofrontal korteks üzerine odaklanarak uyarım yaptığını söyleyen Metin, şöyle devam etti:

“10 Hz ve 40 Hz olmak üzere iki farklı modda çalışır. Seanslar genellikle 20 dakika sürer. TMS veya tDCS gibi diğer nörostimülasyon yöntemlerinden farklı olarak, iyonize edici bir uyarım vermediği için epilepsi riskini artırmaz. tDCS doğrudan elektrik verirken, t-FNS sadece mitokondri metabolizmasını uyarır ve dolaylı bir şekilde elektriksel aktivite başlatır.”

Demans, otizm, Parkinson ve TBI hastalarında t-FNS'nin klinik bulguları umut vaat ediyor

Sağlıklı bireylerde yapılan çalışmalarda, gama uyarımı sonrası EEG'de alfa, beta ve gama bantlarında artış gözlendiğine dikkat çeken Prof. Dr. Barış Metin, “Şematik olarak anlamlı bir fark görülmese de aktif uyarım sonrasında hızlı bantların arttığı tespit edilmiştir. 2019 yılında yapılan bir çalışmada, uyarım öncesi ve sonrası EEG farkları değerlendirilmiş ve hızlı frekanslarda belirgin artış gözlenmiştir.” dedi.

Metin, farklı hastalıklarda t-FNS tedavisinin etkilerini şöyle açıkladı:

“Demans hastaları arasından 8 katılımcıya (ortalama yaş 79) rastgele olarak fNIRS ve normal bakım gruplarına ayrılmış, 12 hafta süresince tedavi uygulanmıştır. Tedavi grubunda ADAS-cog skorlarında anlamlı iyileşme gözlenmiştir. Ayrıca posterior singulat korteks konnektivitesinde artış rapor edilmiştir.

5 hafif-orta evre demans hastasında 12 haftalık tedavi sonunda ADAS-cog ve Mini Mental Test skorlarında belirgin iyileşmeler kaydedilmiştir. Ayrıca daha iyi uyku, daha az öfke patlaması, kaygı ve amaçsız dolaşma rapor edilmiştir.

Travmatik beyin hasarı bulunan 43 hasta, 8 hafta boyunca iki günde bir gama stimülasyonu almıştır. Öncesi ve sonrası karşılaştırmalarda denge ve reaksiyon süresinde belirgin gelişmeler gözlenmiştir.

12 Parkinson hastası, tedavi ve kontrol gruplarına ayrılmıştır. Haftada 2-3 seans olmak üzere 12 hafta boyunca tedavi almışlardır. Motor ve bilişsel fonksiyonlarda anlamlı iyileşme tespit edilmiştir.

Ortalama yaşı 9.1 olan 21 otizmli çocuğun verileri retrospektif olarak değerlendirilmiştir. 6 ay boyunca haftada 5 gün, günde bir alfa ve bir gama uyarımı uygulanmıştır. CARS skorlarında belirgin düşüş saptanmış, dikkat eksikliği skoru 17’den 12’ye düşmüştür. Ayrıca aile stresi ölçeğinde de belirgin azalma kaydedilmiştir.

Körfez Savaşı sonrası bazı askerlerde görülen posttravmatik stres bozukluğu benzeri durumda, iki kişiye özel olarak uygulanan t-FNS tedavisinde; yorgunluk, uyku bozukluğu, ağrı ve genel halsizlik gibi semptomlarda belirgin azalma gözlenmiştir.

Hasta olmayan bireylerde, uygulama öncesi ve sonrası yaratıcı düşünme testleri yapılmıştır. Üç farklı testle değerlendirilen bu kişilerde, t-FNS sonrası yaratıcı düşünme skorlarında kontrol grubuna kıyasla anlamlı farklar gözlenmiştir.”