İnsanlığın en eski refleksi: Korku ve kaygı!
Tedirginliğin temel kaynağı çözülmemiş sorunlar!
![İnsanlığın en eski refleksi: Korku ve kaygı!](/_next/image?url=https%3A%2F%2Fcdn.uha.com.tr%2Fcontent%2Fimages%2Finsanligin-en-eski-refleksi-korku-ve-kaygi-44404.jpg%3Ft%3D1709467833&w=968&q=75)
Korkunun şu an var olan somut tehdit ve tehlike ile ilgili olduğunu dile getiren uzmanlar, büyük bir patlama, doğal afet veya diğer insanların tehdit ve saldırılarına maruz kalan kişilerin o an korku yaşadıklarını söylüyor.
Korkunun tamamen ana özgü olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, çözülmemiş sorunların kişinin olağan durumlarda bile tedirgin, endişeli ve kaygılı olmasına yol açtığını kaydetti.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, kaygı ve korku ile anksiyete arasındaki farkı anlattı.
Korku ve kaygının en eski çağlardan günümüze insanların önemli sorunu
Korku ve kaygının en eski çağlardan günümüze insanların önemli sorunu olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Hepimiz kendimizi güvende hissetmek isteriz, güvende olamadığımız zamanlar var olamıyoruz ve bu güven hissi de ihtiyaçlar hiyerarşisinde en alt basamakta yer alıyor. Bu da Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisinde bulunuyor.” dedi.
Korku şu an var olan somut tehdit ve tehlike ile ilgili
Korkunun şu an var olan somut tehdit ve tehlike ile ilgili olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, şunları anlattı:
“Örneğin ormanda vahşi bir hayvan ya da büyük bir patlama, doğal afet ve diğer insanların tehdit ve saldırılarına maruz kalan bir kişi, o an korku yaşar. Yani, korku tamamen o ana özgüdür.
Savunma mekanizmasına ne zaman başvurulur?
Kaygı ise, kişinin yaşadığı o anda ve gelecekte nasıl gerçekleşeceği belli olmayan; belki de gerçekleşmesi hiç muhtemel olmayan öznel bir durumla ilgili endişe ve tedirginlik duyma hali olarak tanımlanabilir.
Bireyler kendilerine acı veren durumları inkâr ederler, reddederler, yok sayarlar. İçsel ve dışsal teması keserler ve dolayısıyla savunma mekanizmalarına başvururlar. Bastırılan, bilinç dışına itilen bu durumlar, çözülmemiş sorunlar kişinin olağan durumlarda bile tedirgin, endişeli ve kaygılı olmasına yol açar.”
Kaygının artık başa çıkılamayacak düzeyde kendini göstermesi
Kaygının artık başa çıkılamayacak düzeyde kendini gösterdiğinde kaygı bozuklukları ya da anksiyete bozuklukları adını aldığını da ifade eden Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Psikopatolojik bir duruma dönüşür. Aslında tedavi gerektiren bir noktaya gelir. Kaygı bozukluklarında aşırı düzeyde ya da sık yaşanan bir kaygı mevcuttur. ‘Kaygı bozuklukları’ başlığı altında ise panik bozukluk, ayrılma kaygısı bozukluğu, seçici konuşmazlık (otizm), özgül fobi, sosyal fobi, agorafobi, yaygın kaygı bozukluğu başlıkları bulunuyor.” dedi.
- En son haberler
- Depresyon beyin fonksiyonlarını nasıl etkiliyor?24 Temmuz 2024
- Mühendislik öğrencilerinden savunma sanayi için önemli hamle…23 Temmuz 2024
- Sokak hayvanlarına sahip çıkmak hem dini hem insani bir görev!23 Temmuz 2024
- Hamilelikte hormonal değişiklikler ağız sağlığını tehdit ediyor!23 Temmuz 2024
- Türkiye ile Amerika ilişkilerinde son süreçte belirleyici olan aktör Ankara!23 Temmuz 2024
- Prof. Dr. Nazife Güngör: “Doğru tercih için gerçekçi hedef”23 Temmuz 2024
- Sıcak havalarda neden daha çabuk sinirleniyoruz?23 Temmuz 2024
- Tercih fuarında bu yıl da Üsküdar’a yoğun ilgi…22 Temmuz 2024
- Üsküdar Üniversitesi’nden TBMM’ye Sokak köpeklerine dair yasal değişiklikler için öneriler!22 Temmuz 2024
- 2024-YKS tercih süreci başladı!22 Temmuz 2024